2. Ricâlü’l-hadîs

2. Ricâlü’l-hadîs. Hadis tenkidinin başladığı ilk devirlerden itibaren râvileri hadis rivayetindeki ehliyetleri açısından inceleyen ricâlü’l-hadîs ilmine “esmâü’r-ricâl” de denmektedir. Senedde yer alan râvilerin kimliğini tanıyabilmek için onların bütün yönleriyle hayatları ve rivayet açısından ne derece güvenilir oldukları (cerh ve ta‘dîl durumları) araştırılırken öncelikle bu kişileri yakından tanıyan muhaddislerin kendileri hakkındaki görüş ve kanaatleri dikkate alınmış, ilk zamanlarda bu bilgiler hocadan talebeye şifahî olarak aktarılırken III. (IX.) yüzyıldan itibaren cerh ve ta‘dîl kitapları telif edilmiş, ashap neslinden başlayıp IX. (XV.) yüzyıla kadar devam eden tenkit geleneği içinde önemli tenkitçiler yetişmiştir. Ayrıca râviler hakkında cerh ve ta‘dîl yapan münekkitler de araştırmalara konu olmuştur. Zehebî, tebeu’t-tâbiîn neslinden başlayarak yirmi iki tabaka halinde sıraladığı 715 âlimi Ẕikru men yuʿtemedü ḳavlühüm fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl adlı kitabında kaydetmiştir (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968, Erbaʿu resâʾil fî ʿulûmi’l-ḥadîs̱ içinde, s. 151-227). Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî, el-İʿlân bi’t-tevbîḫ li-men ẕemme’t-târîḫ’inin sonunda ashaptan kendi devrine kadar yirmi dokuz tabaka halindeki 209 hadis münekkidini tanıtmış, eserin bu bölümü el-Mütekellimûne fi’r-ricâl (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, a.g.e. içinde, s. 81-149) başlığıyla müstakil olarak yayımlanmıştır (ayrıca bk. Kandemir, s. 96-115).

Sahâbe. Hadislerin daha sonraki nesillere aktarılmasında birinci derecede etkili olan ve hadis ricâlinin ilk tabakasını meydana getiren sahâbe neslinin hayatı ve faziletleri hadis, siyer, megāzî, tabakat, ensâb, vefeyât çalışmaları ile şehir tarihleri ve genel İslâm tarihi gibi eserlerde yer aldığı gibi bu nesli kabilelerine, faziletlerine veya alfabetik olarak isimlerine göre sıralayan müstakil çalışmalar da yapılmıştır. Bunlardan Tirmizî’nin Tesmiyetü aṣḥâbi Resûlillâh’ı (nşr. Âmir Ahmed Haydar, Beyrut 1410/1990; nşr. Ali Yardım, “Tesmiyetü ashâbi’n-nebî aleyhisselâm”, , II [1985], s. 247-342) 730 sahâbînin adını vermekte ve bazıları hakkında kısa bilgiler ihtiva etmektedir. Ashabın hayatıyla ilgili en eski ve en muteber kaynaklardan biri İbn Ebû Âsım’ın el-Âḥâd ve’l-mesânî’sidir (nşr. Bâsim Ahmed Faysal el-Cevâbire, I-VI, Riyad 1411/1991). Ebü’l-Kāsım el-Begavî’nin Muʿcemü’ṣ-ṣaḥâbe’si de (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 94/11) kendi türünde ilk çalışmalardandır. İbn Kāni‘in müsned türü bir hadis kitabı olan Muʿcemü’ṣ-ṣaḥâbe’si ashaba dair önemli kaynaklardandır (yegâne nüshası Köprülü Ktp., nr. 452, 195 varak; Halil İbrahim Kutlay üzerinde doktora çalışması yaptığı eseri neşre hazırlamıştır). İbn Hibbân’ın Esmâʾü’ṣ-ṣaḥâbe adıyla da anılan muhtasar eseri Maʿrifetü’ṣ-ṣaḥâbe (İÜ Ktp., nr. 1101, 55 varak; Medine Ârif Hikmet Ktp., Mecmua, nr. 239, 72 varak), Ebû Abdullah İbn Mende’nin oldukça hacimli Maʿrifetü’ṣ-ṣaḥâbe’si (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 344, 37 ve 42. cüzler), Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin Maʿrifetü’ṣ-ṣaḥâbe’si (nşr. Muhammed Radî b. Hâc Osman, I-III, Medine-Riyad 1408/1988) gibi çalışmalar yanında özellikle İbn Abdülber en-Nemerî’nin, bütün sahâbîleri ihtiva etmesi düşüncesiyle kaleme almakla beraber mükerrerleriyle birlikte 4225 sahâbî hakkında bilgi verebildiği el-İstîʿâb fî maʿrifeti’l-aṣḥâb’ı (I-II, Haydarâbâd 1318-1319/1900-1901; Beyrut 1327/1909; el-İṣâbe’nin kenarında: I-II, 1323-1324/1905-1906; I-IV, Kahire 1328; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, I-IV, Kahire 1957-1960) büyük ilgi görmüştür. Bu eseri tamamlamak amacıyla Ebû Ali el-Gassânî, İbn Fethûn diye bilinen Muhammed b. Halef el-Endelüsî, İbnü’d-Devânîkī diye anılan Yûsuf b. Muhammed et-Tenûhî gibi âlimler tarafından zeyilleri, başkaları tarafından da muhtasarları yapılmıştır. Zehebî, kitabın zeyilleriyle birlikte 8000 kadar sahâbînin hayatını ihtiva ettiğini söylemektedir. Eser Sultan I. Ahmed’in emriyle Türkçe’ye tercüme edilmeye başlanmış, fakat onun ölümü üzerine yarım kalmıştır (, I, 81). İzzeddin İbnü’l-Esîr’in, Ebû Abdullah İbn Mende, Ebû Nuaym el-İsfahânî ve İbn Abdülberr’in yukarıda zikredilen eserleriyle Ebû Mûsâ el-Medînî tarafından İbn Mende’nin Maʿrifetü’ṣ-ṣaḥâbe’sine yazılan zeyli esas alarak yazdığı Üsdü’l-ġābe (I-V, Kahire 1285-1287; I-V, Tahran 1377/1958; nşr. Muhammed İbrâhim el-Bennâ v.dğr., I-VII, Kahire 1390-1393/1970-1973) mükerrerleriyle birlikte 7703 sahâbeyi ihtiva etmektedir. Eser üzerinde çeşitli ihtisar çalışmaları yapılmış olup bunların en tanınmışı, Zehebî’nin 8000 kadar sahâbîyi ihtiva eden zeyil mahiyetindeki Tecrîdü esmâʾi’ṣ-ṣaḥâbe’sidir (I-II, Beyrut, ts.). Ashaba dair çalışmaların en meşhuru, en kapsamlısı ve en güveniliri İbn Hacer el-Askalânî’nin mükerrerleriyle birlikte 12.304 biyografiyi içine alan el-İṣâbe fî temyîzi’ṣ-ṣaḥâbe’sidir (nşr. Muhammed Vecîh v.dğr., I-IV, Kalküta 1272-1290/1856-1873; I-VIII, Kahire 1323, 1325; kenarında el-İstîʿâb olduğu halde: I-IV, Bağdat 1327/1909; I-IV, Kahire 1328/1910; I-IV, Kahire 1359/1940; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, I-VIII, Kahire 1390-1392/1970-1972). Eser üzerinde bazı ihtisar çalışmaları da yapılmıştır. Ashap neslinden hemen sonra gelen tâbiîn ve tebeu’t-tâbiîne dair müstakil çalışmalar olmakla beraber onlardan hadis rivayetiyle tanınanlar aşağıda zikredilecek ricâl kitaplarında yer almıştır.

Sika Râviler. Sadece güvenilir (sika) râvileri bir araya getiren çalışmaların en önemlileri arasında, Ebü’l-Hasan el-İclî’nin (ö. 261/875) tâbiîn, tebeu’t-tâbiînden ve onları takip eden nesilden sika kabul ettiği râvileri tabakalar halinde sıraladığı, Nûreddin el-Heysemî’nin alfabetik hale getirdiği, İbn Hacer el-Askalânî’nin bazı ilâveler yaptığı Târîḫu’s̱-s̱iḳāt’ı (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Beyrut 1405/1984, bu baskı 2116 râviyi ihtiva etmektedir; nşr. Abdülalîm Abdülazîm el-Bestevî, I-II, Medine 1405/1985, bu baskının dayandığı nüsha Takıyyüddin es-Sübkî tarafından da tertip edilmiş olup 2366 râviyi içine almaktadır), İbn Hibbân’ın tanınmayan bazı râvileri güvenilir kabul ederek tabakalar halinde bir araya getirdiği, Nûreddin el-Heysemî’nin alfabetik sıraya göre düzenlediği es̱-S̱iḳāt’ı (nşr. Muhammed Abdürreşîd, I-IX, Haydarâbâd 1393-1403/1973-1983) zikredilebilir. İbn Hibbân’ın yalnız meşhur sika râvileri ihtiva eden Meşâhîru ʿulemâʾi’l-emṣâr’ı ise (nşr. Manfred Fleischhammer, Wiesbaden 1959) önce tabaka, sonra da bölge esasına göre tertip edilmiştir. İbn Şâhîn’in 1569 râviyi kısa ifadelerle değerlendirdiği Târîḫu esmâʾi’s̱-s̱iḳāt’ı da bu türün önemli kitaplarındandır (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Beyrut 1406/1986).

Zehebî’nin muhaddisler arasında büyük kabul gören Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ’ı (I-IV, Haydarâbâd 1315-1334, 1376-1378/1956-1958), hadis rivayetiyle tanınan yirmi üç sahâbî ile birlikte Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî’ye (ö. 742/1341) kadar toplam 1176 tanınmış şahsiyeti yirmi bir tabaka halinde bir araya getirmiştir. Üç ayrı zeyli bulunan eser genel olarak sika râvileri ihtiva etmekle beraber içinde az da olsa bu özelliğe sahip olmayan râviler de bulunmaktadır. İbn Kudâme el-Makdisî’nin Ṭabaḳātü ʿulemâʾi’l-ḥadîs̱’i (nşr. Ekrem el-Bûşî, I-IV, Beyrut 1409/1989) tertip ve muhteva bakımından Zehebî’nin Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ’ına çok benzemekte ve aynı dönemde yaşayan bu iki âlimden hangisinin ötekinden faydalandığı tesbit edilememektedir. Kāsım b. Kutluboğa’nın Tertîbü’s̱-s̱iḳāt mine’r-ruvât (Köprülü Ktp., nr. 264, 1060, I ve II. cilt; Rabat, el-Hizânetü’l-âmme, nr. 361 K, bir bölümü; Weisweller, nr. 112) adlı eserinin tertibinde Mizzî’nin Tehẕîbü’l-Kemâl’i esas alınmış, ayrıca İbn Ebû Hâtim’in el-Cerḥ ve’t-taʿdîl’i ile İbn Hibbân’ın es̱-S̱iḳāt’ından da faydalanılmıştır (Weisweller, nr. 112).

Zayıf Râviler. Zayıflığı bir ölçüde giderilebilen râvilerle ileri derecede zayıf oldukları için rivayetleri delil olma niteliğini kaybeden kimseler hakkında yazılan kitaplar genellikle “ed-Duafâ’” veya “ed-Duafâ’ ve’l-metrûkûn” adıyla anılmaktadır. Bu tür eserler arasında, Buhârî’nin 418 râviyi ihtiva eden eḍ-Ḍuʿafâʾü’ṣ-ṣaġīr’i (Agra 1323), Nesâî’nin 706 râviyi birer kelimeyle değerlendirdiği eḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkûn’ü (Agra 1323), Ukaylî’nin 2101 râvi hakkında tanınmış münekkitlerin görüşlerini senedleriyle birlikte naklettiği eḍ-Ḍuʿafâʾü’l-kebîr’i (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, I-IV, Beyrut 1404/1984), İbn Hibbân’ın Kitâbü’l-Mecrûḥîn’i (nşr. Mahmûd İbrâhim Zâyed, I-III, Halep 1396), İbn Adî’nin hadis râvileri hakkında münekkitlerin görüş ve tenkitleriyle birlikte rivayetlerinden örnekler de verdiği el-Kâmil fî ḍuʿafâʾi’r-ricâl’i (el-Kâmil fî ḍuʿafâʾi’l-muḥaddis̱în ve ʿileli’l-ḥadîs̱) (Beyrut 1405/1985), Dârekutnî’nin 632 râviyi kısa notlarla tanıttığı Kitâbü’ḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn’i (nşr. Muhammed b. Lutfî es-Sabbâğ, Beyrut 1401/1980; nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî, Beyrut 1406/1986), Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin 4018 râvi hakkında tanınmış münekkitlerin görüşlerini derlediği eḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkûn’ü (nşr. Ebü’l-Fidâ Abdullah el-Kādî, I-III, Beyrut 1406/1986) ve Zehebî’nin bu konudaki üç eseri zikredilebilir. Zehebî, zayıf olmadıkları halde zayıf sayılan râvilerle hâfızaları yetersiz olduğu için rivayetlerinde çok yanlışlık yapanları ve mevzû hadis rivayet etmeleri sebebiyle terkedilenleri Dîvânü’ḍ-ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkîn adlı eserinde toplamış (nşr. Hammâd el-Ensârî, Mekke, ts.) daha sonra bu eseri Ẕeylü Dîvâni’ḍ-ḍuʿafâʾ adıyla genişletmiş (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 369, vr. 227-229; TSMK, III. Ahmed, nr. 3053/1), el-Muġnî fi’ḍ-ḍuʿafâʾ adlı eserinde de 7854 zayıf râviyi kısa ve özlü bilgilerle değerlendirmiştir (nşr. Nûreddin Itr, I-II, Halep 1971). Onun bu konudaki en önemli çalışması, güvenilir bile olsa tenkide uğrayanlarla birlikte 11.053 zayıf ve metrûk râviyi ihtiva eden Mîzânü’l-iʿtidâl fî naḳdi’r-ricâl’dir (Leknev 1301/1884; Kahire 1324-1327; I-III, Kahire 1355; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, I-IV, Kahire 1382/1963). Bu eserin çeşitli zeyilleri bulunmaktadır. Zeynüddin el-Irâkī, Ẕeylü Mîzâni’l-iʿtidâl’inde (nşr. Abdülkayyûm Abdürabbinnebî, Mekke 1406; nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî, Beyrut 1408/1987) esere 799 râvi ilâve etmiş, İbn Hacer el-Askalânî ise yine bir zeyil olan Lisânü’l-Mîzân’ında (I-VII, Haydarâbâd 1329-1331; Beyrut 1390/1971, ofset baskı) cerh ve ta‘dîli yapılan râvi sayısını 15.541’e çıkarmıştır.

Sika ve Zayıf Râviler. Ricâl kitaplarının bir kısmında sika ve zayıf râviler bir arada ele alınmıştır. İbn Sa‘d’ın, sahâbe ve tâbiîn nesillerinden 4300 kadar kişiyi, yaşadıkları zaman ve mekân unsurlarını ön planda tutarak tanıttığı eṭ-Ṭabaḳātü’l-kübrâ’sı bu konudaki eserlerin ilki ve en önemlilerinden biridir (nşr. E. Sachau v.dğr., I-VIII, Leiden 1904-1917, 1928; Avrupa baskısındaki nüsha farkları çıkarılarak: I-VIII, Beyrut 1957-1960). İlk devir muhaddislerinin önemli bir kısmı, hadis râvilerinin biyografilerine dair kitaplarına “tarih” adını vermişlerdir. Bunlardan Yahyâ b. Maîn’in alfabetik olarak sıraladığı 5414 râviyi güvenilirlik açısından tanıtan et-Târîḫ (ve’l-ʿilel)’i (nşr. Ahmed Muhammed Nurseyf, I-IV, Mekke 1399/1979), aynı müellifin, çoğu soru cevap şeklinde olup günümüze eksik olarak ulaşan Maʿrifetü’r-ricâl’i (I-II, Dımaşk 1985), Buhârî’nin ashaptan kendi şeyhlerine gelinceye kadar 13.000’e yakın râviyi alfabetik olarak sıralayıp güvenilirlik derecelerini tesbit ettiği et-Târîḫu’l-kebîr’i ile (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Yemânî v.dğr., I-IV [I-VIII cüz], Haydarâbâd 1361-1364) bunun bir özeti olup râvileri vefat tarihlerine göre sıralayan et-Târîḫu’ṣ-ṣaġīr’i (nşr. Muhammed el-Ca‘ferî, Allahâbâd 1324, taşbaskı; Ahmedâbâd 1325; nşr. Mahmûd İbrâhim Zâyed, I-II, Kahire 1396-1397/1976-1977), Fesevî’nin et-Târîḫu’l-kebîr diye de anılan, birinci bölümde tarihî bilgiler, şahıslara göre tertiplenmiş ikinci bölümde muhaddislere dair mâlûmat ihtiva eden ve kronolojik sıraya göre düzenlenen el-Maʿrife ve’t-târîḫ’i (nşr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî, I-III, Bağdat 1394-1396/1974-1976; I-IV, Medine 1410/1990, bu baskıda indeks müstakil bir cilt haline getirilmiştir), Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī’nin Hz. Peygamber, ashap ve hadis ricâline dair 2330 rivayete senedleriyle birlikte yer verdiği et-Târîḫ’i (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî, I-II, Dımaşk 1980), Buhârî’nin et-Târîḫu’l-kebîr’i gibi bazı eserlerle Ebû İshak el-Cûzcânî’nin çoğu zayıf olan 388 râvi hakkında kısa değerlendirmeler yaptığı Aḥvâlü’r-ricâl’i (nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî, Beyrut 1405/1985) bu gruba dahil edilebilir. İbn Ebû Hâtim’in, kendisinden önce yaşayan cerh ve ta‘dîl otoritelerinin hadis râvileri hakkındaki tenkitlerini ve toplam 16.040 biyografiyi ihtiva eden el-Cerḥ ve’t-taʿdîl’i (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, I-IX, Haydarâbâd 1941-1953) bu konudaki en önemli eserdir (, VII, 401-402). Müellif kitaptaki bilgilerin çoğunu, babası Ebû Hâtim er-Râzî ile hocası Ebû Zür‘a er-Râzî’ye sorarak elde etmiştir. Başka hadis talebeleri de cerh ve ta‘dîl ilminde otorite olan hocalarına hadis râvilerinin güvenilirlik derecesi hakkında sorular sorup aldıkları cevapları genellikle “suâlât” adı verilen kitaplarda bir araya getirmişlerdir. Bunlardan İbnü’l-Cüneyd’in Yahyâ b. Maîn’e sorduğu 890 veya 936 meseleyi, Ebû Ca‘fer İbn Ebû Şeybe’nin Ali b. Medînî’ye sorduğu 260 soruyu, Ebû Dâvûd es-Sicistânî’nin Ahmed b. Hanbel’e sorduğu 595 soruyu, Ebû Ubeyd el-Âcurrî’nin Ebû Dâvûd es-Sicistânî’ye sorduğu 607 soruyu, Dârekutnî’ye cerh ve ta‘dîle dair Hâkim en-Nîsâbûrî tarafından sorulan 531 meseleyi, Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî tarafından sorulan 491 meseleyi, Berkānî tarafından sorulan 621 meseleyi, Hamza b. Yûsuf es-Sehmî tarafından sorulan 413 soruyu ihtiva eden eserler hem sika hem de zayıf râviler hakkında bilgi vermektedir. Günümüz araştırmacılarından Seyyid Ebü’l-Meâtî en-Nûrî ve üç arkadaşı Buhârî, Müslim, Ebü’l-Hasan el-İclî, Ebû Zür‘a er-Râzî, Ebû Dâvûd, Fesevî, Ebû Hâtim er-Râzî, Tirmizî, Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Nesâî, Bezzâr ve Dârekutnî’nin eserlerini tarayarak 5496 râvi hakkında buldukları değerlendirmeleri el-Câmiʿ fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl adlı eserlerinde bir araya getirmişlerdir (I-III, Beyrut 1412/1992).

Belli Kitapların Ricâli. Tanınmış bir veya birkaç hadis kitabının, özellikle de Kütüb-i Sitte’nin râvilerini alfabetik olarak kısaca tanıtan ricâl kitapları da bulunmaktadır. Bu tür eserlerden Ahmed b. Muhammed el-Kelâbâzî’nin Ricâlü Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî’si (nşr. Abdullah el-Leysî, I-II, Beyrut 1407/1987), Ebü’l-Velîd el-Bâcî’nin et-Taʿdîl ve’t-tecrîḥ li-men ḫarrece lehü’l-Buḫârî fi’l-Câmiʿi’ṣ-ṣaḥîḥ’i (nşr. Ebû Lübâbe Hüseyin, I-III, Riyad 1406/1986), İbn Mencûye’nin Ricâlü Ṣaḥîḥi Müslim’i (nşr. Abdullah el-Leysî, I-II, Beyrut 1407/1987), Süyûtî’nin İsʿâfü’l-mübeṭṭaʾ bi-ricâli’l-Muvaṭṭaʾı (Dehli 1905, el-Muvaṭṭaʾ ile birlikte, s. 277-326; Beyrut, ts., Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, el-Muvaṭṭaʾ ile birlikte, s. 549-614) anılabilir. Ṣaḥîḥayn’ın ricâline dair değişik özelliklere sahip birçok eser telif edilmiştir. Bunlardan Dârekutnî’nin Ricâlü’l-Buḫârî ve Müslim’i ile (Âsafiye Ktp., Ricâl, nr. 172, 40 varak) Hâkim en-Nîsâbûrî’nin, râviler hakkında hiçbir değerlendirme yapmadan adlarını alfabetik olarak sıraladığı Tesmiyetü men aḫrecehümü’l-Buḫârî ve Müslim’i (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût, Beyrut 1407/1987) Kütüb-i Sitte’ye dahil dört sünenin ricâli hakkında müstakil eserler bulunmakla beraber bu sahadaki çalışmalar daha çok Kütüb-i Sitte’nin tamamının râvileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu konuda ilk çalışmayı Cemmâîlî diye tanınan Abdülganî el-Makdisî yapmış, el-Kemâl fî esmâʾi (maʿrifeti)’r-ricâl adını verdiği eser (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 1506-1508), daha sonraki âlimlerin zeyil ve ikmal mahiyetindeki bir dizi çalışmasının esasını oluşturmuştur. Yûsuf b. Abdurrahman el-Mizzî, İbn Ebû Hâtim’in el-Cerḥ ve’t-taʿdîl’inden aldığı bilgiler ışığında el-Kemâl’i bazı tashihlerle birlikte ikmal ve ihtisar etmiş, Kütüb-i Sitte müelliflerine ait diğer eserlerin bir kısmında geçen râvilerin biyografilerini de eklediği bu çalışmasına Tehẕîbü’l-Kemâl fî esmâʾi’r-ricâl adını vermiştir (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf, I-XXXV, Beyrut 1403-1413/1983-1992). Zehebî, hocası Mizzî’nin bu hacimli eserini bazı isimleri ve ölüm tarihlerini düzeltip yeni biyografiler eklemek suretiyle ikmal ve ihtisar ederek Teẕhîbü Tehẕîbi’l-Kemâl’i meydana getirmiş (, I, 606), Safiyyüddin Ahmed b. Abdullah el-Hazrecî bu kitabı Ḫulâṣatü Teẕhîbi Tehẕîbi’l-Kemâl adıyla ihtisar etmiştir (Kahire 1301, 1323, 1979). Zehebî, Tehẕîbü’l-Kemâl’i el-Kâşif fî maʿrifeti men lehû rivâyetün fi’l-Kütübi’s-Sitte adıyla ikinci defa ihtisar etmiş (I-III, Beyrut 1983; I-II, Cidde 1992) ve bu eser âlimlerin büyük ilgisini kazanmıştır. Ebü’l-Mehâsin el-Hüseynî de hocası Mizzî’nin Tehẕîbü’l-Kemâl’indeki biyografilerden Kütüb-i Sitte râvisi olmayanları çıkararak eseri ihtisar etmiş, daha sonra buna dört mezhep imamının el-Muvaṭṭaʾ ve el-Müsned’lerindeki râvileri ilâve ederek et-Teẕkire fî ricâli’l-ʿaşere adlı eserini meydana getirmiştir (Köprülü Ktp., nr. 263, 290 varak). Mizzî’nin eseri Moğultay b. Kılıç, İbnü’l-Mülakkın, Sıbt İbnü’l-Acemî gibi âlimlerin ikmal ve ihtisar türü çalışmalarına konu olmakla beraber en büyük ilgiyi İbn Hacer el-Askalânî’nin çalışmaları görmüştür. İbn Hacer, râvilerin cerh ve ta‘dîline yarayacak bilgilere birinci derecede önem verdiğinden biyografilerde gereksiz gördüğü kısımları atarak eseri üçte bir hacminde ihtisar etmiş, bununla beraber el-Kemâl’de olup da Mizzî’nin çıkardığı biyografileri eserine almış, daha önce yazılan eserlerden, özellikle de Zehebî’nin Teẕhîbü’t-Tehẕîb’inden büyük ölçüde faydalanarak yeni bir tertiple meydana getirdiği 12.415 (12.191) biyografiyi ihtiva eden kitabına Tehẕîbü’t-Tehẕîb adını vermiştir (I-XII, Haydarâbâd 1325-1327; I-VI, Beyrut 1412/1991). Daha sonra tekrarsız olarak 8826, mükerrerleriyle birlikte 11.973 râviyi içine alan bu eserini rumuzlar kullanıp daha da ihtisar etmiş ve bu çalışmasına Taḳrîbü’t-Tehẕîb adını vermiştir (nşr. Abdülvehhâb Abdüllatîf, I-II, Beyrut 1395/1975, 2. bs.; nşr. Muhammed Avvâme, Beyrut 1398/1978, 2. bs.). İbn Hacer’in, dört mezhep imamının kitaplarında adı geçip de Kütüb-i Sitte râvilerinden olmayan 1732 şahsa dair Taʿcîlü’l-menfeʿa bi-zevâʾidi ricâli’l-eʾimmeti’l-erbaʿa adlı bir eseri de vardır (Haydarâbâd 1324).

Belli Memleketlerin Ricâli. İlk yazılan ricâl kitaplarında râviler herhangi bir sınıflandırmaya tâbi tutulmadan genel özellikleriyle ele alındığı halde daha sonra yazılanlarda yaşadıkları bölgelere, güvenilir veya zayıf oluşlarına, lakap ve künyelerine ve daha başka özelliklerine göre incelenmiştir. Ebû Ya‘lâ el-Halîlî’nin (ö. 446/1055), tebeu’t-tâbiîn neslinden kendi zamanına kadar yaşayan ve çoğu muhaddis olan 914 âlimi memleketlerine göre sıraladığı el-İrşâd fî maʿrifeti ʿulemâʾi’l-ḥadîs̱’i (ʿulemâʾi’l-bilâd) bu konudaki ilk eserlerden biridir (nşr. Muhammed Saîd b. Ömer İdrîs, I-III, Riyad 1409/1989). Muhaddisleri yaşadıkları şehirlere göre gruplandıran el-İrşâd gibi eserlerden başka, ünlü râvi ve âlimlerin yaşadığı bazı şehirleri müstakil olarak ele alan eserler de kaleme alınmıştır. Bu eserlerde bir şehirde yaşayan muhaddisler ve diğer âlimler, o şehre kısa bir süre için gelip rivayette bulunanlar rivayetteki yerleri özellikle belirtilip alfabetik olarak incelenmiştir. Zayıf ve güvenilir râvilerin bir arada zikredildiği bu tür eserlerin belli başlıları arasında, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin üzerine çeşitli zeyiller, muhtasar ve müntehablar yazılmış olan ve altı cilt olduğu söylenen Târîḫu Nîsâbûr’u (, I, 222), Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin Târîḫu İṣbahân diye de tanınan Ẕikru aḫbâri İṣbahân’ı (nşr. Sven Dedering, I-II, Leiden 1931-1934; nşr. Seyyid Kesrevî Hasan, I-II, Beyrut 1990), Hatîb el-Bağdâdî’nin 450 (1058) yılına kadar yaşayan 7831 âlim hakkında bilgi verdiği, kendinden sonra da Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem‘ânî, İbnü’d-Dübeysî ve İbnü’n-Neccâr el-Bağdâdî gibi âlimlerin üzerine önemli zeyiller yazdığı ünlü Târîḫu Baġdâd’ı (I-XIV, Kahire 1931), İbn Asâkir’in, tamamı en az seksen cilt olduğu belirtilen ve üzerine muhtelif zeyiller ve muhtasarlar yazılan kronolojik Târîḫu Medîneti Dımaşḳ’ı anılabilir (eserin bazı ciltleri, bölümleri ve bazı biyografileri çeşitli araştırmacılar tarafından yayımlanmış, İbn Manzûr tarafından yapılan muhtasarı neşredilmiş [nşr. Rûhiye en-Nehhâs v.dğr., I-XXIX, Dımaşk 1404-1408/1984-1988], Zâhiriyye Kütüphanesi’ndeki on dokuz cildinin tıpkıbasımı yapılmış, Abdülkādir Bedrân tarafından da ihtisar edilmiştir [I-VII-, Beyrut 1399/1979]). Ayrıca Mekke, Medine, Kûfe, Basra, Mısır, San‘a ve Kazvin gibi önemli şehirlere ait tarih kitaplarında bu şehirlerde yetişen hadis âlimleriyle ilgili bilgilere de yer verilmiştir.

Esmâ ve Künâ. Genellikle ismiyle tanınan bir râvinin bazı senedlerde yahut kaynaklarda künyesiyle anılması veya künyesiyle bilinen kimsenin ismiyle zikredilmesi râvilerin tanınmasını güçleştirmiş, öte yandan bazı isim ve künyelerin birbirine benzemesi de karışıklığa yol açmış, bundan dolayı rivayet zincirinde yer alan şahısların isim ve künyelerini inceleyen eserlere ihtiyaç duyulmuştur. İbnü’s-Salâh’ın dokuz kısma ayırdığı (, XI, 419) esmâ ve künâ konusunda III. (IX.) yüzyıldan itibaren tanınmış muhaddisler tarafından çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Buhârî’nin 1000 kadar râvi hakkında kısa bilgiler ihtiva eden Kitâbü’l-Künâ (Haydarâbâd 1360), Müslim’in Kitâbü’l-Künâ ve’l-esmâʾ (nşr. Abdürrahim Muhammed el-Kâşgarî, I-II, Medine 1404/1984), Ebû Bişr ed-Dûlâbî’nin Hz. Peygamber’in isim ve künyeleriyle ashap, tâbiîn ve diğer muhaddislerin künyelerini alfabetik olarak sıraladığı el-Künâ ve’l-esmâʾ (I-II, Haydarâbâd 1322) adlı eserleri, Hâkim el-Kebîr’in 2096 kişi hakkında önemli bilgiler ihtiva eden Kitâbü’l-Esmâʾ ve’l-künâ’sı (nşr. Yûsuf b. Muhammed ed-Duhayl, I-IV, Medine 1994; Zehebî eseri el-Muḳtenâ fî serdi’l-künâ adıyla alfabetik sıraya koymuştur [Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 1531; Mektebetü’l-Ahmediyye, nr. 328]), Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin Keşfü’n-niḳāb ʿani’l-esmâʾ ve’l-elḳāb’ı (nşr. Barbier de Meynard, [1907], IX, 173-244, 365-428; X, 55-118, 193-273) bu türün belli başlı eserleridir. Esmâ ve künâ kitapları, genel karakterleri itibariyle Hz. Peygamber ve sahâbe dışında biyografisine yer verdikleri kişilerin rivayetle ilgili durumlarını da inceledikleri için cerh ve ta‘dîl türü eserlerin bir devamı sayılmalıdır.

Mü’telif ve Muhtelif. Adları, lakapları, künyeleri ve nisbeleri yazılış bakımından aynı veya birbirine yakın (mü’telif), okunuşları farklı olan (muhtelif) râvilerin kimliğinin tesbit edilmesi rivayetleri değerlendirebilmek için son derece önemli olup Sellâm-Selâm, Abbâd-Ubâd, Abbâs-Ayyâş gibi mü’telif ve muhtelif isimlerin birbirine karıştırılmasını önlemek maksadıyla çok sayıda eser yazılmıştır. Kabile adlarındaki benzerlikler hakkında Muhammed b. Habîb’in (ö. 245/860) telif ettiği Muḫtelifü’l-ḳabâʾil ve müʾtelifühâ (nşr. Wüstenfeld, Gūta 1850; nşr. İbrâhim el-Ebyârî, Kahire-Beyrut, ts., Dârü’l-kütübi’l-İslâmiyye) bu türün ilk örneklerindendir. Aynı telif türünün özellikle hadis râvilerine dair ilk çalışması ise bilindiği kadarıyla Dârekutnî’nin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif adlı yarı alfabetik eseridir (nşr. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir, I-V, Beyrut 1406/1986). Daha sonra Abdülganî el-Ezdî, hocasının bu eserini ikmal etmek amacıyla el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif fî esmâʾi’r-ricâl’ini (fî esmâʾi naḳaleti’l-ḥadîs̱) kaleme almış (nşr. Muhammed Ca‘fer ez-Zeynebî, Allahâbâd 1327), Ca‘fer b. Muhammed el-Müstağfirî de buna ez-Ziyâdât fî Kitâbi’l-Müʾtelif ve’l-muḫtelif adıyla bir zeyil yazmıştır (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Hadis, nr. 525, vr. 45-67). Dârekutnî’nin eserini ikmal mahiyetinde başka çalışmalar da yapılmış, Hatîb el-Bağdâdî el-Müʾtenif fî tekmileti’l-Muḫtelif ve’l-müʾtelif’inde (, I, 401) Abdülgānî el-Ezdî’nin eserini de dikkate alarak buna ilâvelerde bulunmuş, Ruşâtî de bazı bölümleri günümüze gelen el-İʿlâm bimâ fi’l-Muḫtelif ve’l-müʾtelif li’d-Dâreḳuṭnî mine’l-evhâm’ında çeşitli tashihler yapmıştır. Daha sonra İbn Mâkûlâ, Hatîb el-Bağdâdî’nin el-Müʾtenif’ini esas alarak bu türün en geniş çalışması olan ve öncekilere nisbetle alfabetik sistemi daha düzenli bulunan el-İkmâl fî refʿi’l-irtiyâb ʿani’l-müʾtelif ve’l-muḫtelif fi’l-esmâʾ ve’l-künâ ve’l-ensâb adlı eserini meydana getirmiştir (nşr. Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, I-VI, Haydarâbâd 1962-1967; nşr. Nâyif Abbas, VII, Beyrut 1976). Bu eseri tamamlamak amacıyla yapılan çalışmaların en önemlileri İbn Nukta’nın İkmâlü (Tekmiletü)’l-İkmâl’i ile (nşr. Abdülkayyûm Abdürabbinnebî, Mekke 1408/1987) İbnü’s-Sâbûnî’nin kaleme aldığı Tekmiletü İkmâli’l-İkmâl fi’l-ensâb ve’l-esmâʾ ve’l-elḳāb’dır (nşr. Mustafa Cevâd, Bağdat 1377/1958; Beyrut 1406/1986). Sadece Ṣaḥîḥayn’daki mü’telif ve muhtelifler üzerine Ebû Ali el-Gassânî tarafından kaleme alınan Taḳyîdü’l-mühmel adlı eser, tasnif tarzı ve muhtevası itibariyle daha önce yazılanlardan farklı ve önemli bir çalışmadır (, XIII, 396). Ensâba dair eserlerin muhtevası da büyük ölçüde mü’telif ve muhtelifle ilgilidir (bk. NİSBE).

Müttefik ve Müfterik. Adları, lakapları, künyeleri ve nisbeleri hem yazılış hem de okunuş bakımından aynı olan kimselerden özellikle aynı yüzyılda yaşayanların birbirine karıştırılmasının büyük hatalara yol açacağı muhakkaktır. Râviler arasında adları ve baba adlarıyla birlikte bazan dede adları yahut künyeleri ve nisbeleri aynı olan kimseler de bulunmaktadır. Meselâ Halîl b. Ahmed adını taşıyan altı, Ahmed b. Ca‘fer b. Hamdân adında dört kişiye rastlanmaktadır. Müttefik ve müfterik türüne giren eserlerden Ebü’l-Feth el-Ezdî’nin Tesmiyetü men vâfeḳa ismühû isme ebîhi mine’ṣ-ṣaḥâbe ve’t-tâbiʿîn ve men baʿdehüm mine’l-muḥaddis̱în’i (nşr. Bâsim Faysal Ahmed el-Cevâbire, Küveyt 1408/1988), Hatîb el-Bağdâdî’nin oldukça geniş bir muhtevaya sahip el-Müttefiḳ ve’l-müfteriḳ’i (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2097, II. cilt; Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 1515, 10-19. cüzler) bu türün en tanınmış örnekleridir. Yine bu türün ensâbla ilgili orijinal bir eseri olan İbnü’l-Kayserânî’nin el-Ensâbü’l-müttefiḳa’sı, Ebû Mûsâ el-Medînî’nin ona zeyil olarak yazdığı ez-Ziyâdât ile birlikte yayımlanmıştır (nşr. P. de Jong, Leiden 1865). Yer ve şehir adlarındaki müttefik ve müfteriki tesbit etmek amacıyla yazılan kitaplar arasında, muhaddis Hâzimî’nin Me’ttefeḳa lafẓuhû ve’ftereḳa müsemmâhu fi’l-emâkin ve’l-büldân ile (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2140, 197 varak) Yâkūt el-Hamevî’nin Muʿcemü’l-büldân’ından faydalanmak suretiyle telif ettiği el-Müşterik vażʿan ve’l-müfteriḳ ṣuḳʿan (nşr. Ferdinand Wüstenfeld, Göttingen 1846) adlı eserleri zikredilebilir.

Müştebih. Adları aynı, fakat babalarının isimleri veya nisbeleri yazılış bakımından farklı veya birbirine yakın olmakla beraber okunuş bakımından ayrı (Muhammed b. Akīl ile Muhammed b. Ukayl gibi) kimselere dair kaleme alınan eserler müştebih (müteşâbih) türünü meydana getirir. Müştebihin mü’telif ve muhtelif anlamında kullanıldığı da görülmektedir. Abdülganî el-Ezdî’nin nisbelerdeki benzerliklere dair Müştebihü’n-nisbe (nşr. Muhammed Ca‘fer ez-Zeynebî, Allahâbâd 1327, aynı müellifin el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif’i ile beraber), Hatîb el-Bağdâdî’nin Telḫîṣü’l-müteşâbih fi’r-resm ve ḥimâyetü mâ eşkele minhü ʿan bevâdiri’t-taṣḥîf ve’l-vehm (nşr. Sükeyne eş-Şihâbî, I-II, Dımaşk 1985) adlı eserleri bu mahiyetteki ilk teliflerdendir. Zehebî’nin daha önceki zengin literatürden faydalanarak meydana getirdiği isim, nisbe, künye ve lakaplardaki benzerliklere dair el-Müştebih fi’r-ricâl adlı eseri büyük ilgi görmüş (nşr. P. de Jong, Leiden 1881; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, Kahire 1962), üzerinde zeyil ve tashih mahiyetinde çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan İbn Râfi‘in Ẕeylü Müştebihi’n-nisbe’si (nşr. Selâhaddin el-Müneccid, Beyrut 1394/1974, 1396/1976) küçük bir risâleden ibarettir. İbn Nâsırüddin, Zehebî’nin bu kitabı üzerinde iki önemli çalışma yapmıştır. Bunlardan biri, sahasında oldukça hacimli bir eser olan Tavżîḥu’l-müştebih fî żabṭı esmâʾi’r-ruvât ve ensâbihim ve elḳābihim ve künâhum (nşr. Şuayb el-Arnaût, I-VI, Beyrut 1403/1982; nşr. Muhammed Naîm el-Araksûsî, I-X, Beyrut 1414/1993), diğeri de bu eserin muhtasarı olan el-İʿlâm bimâ vaḳaʿa fî Müştebihi’ẕ-Ẕehebî mine’l-evhâm’dır (nşr. Abdürabbinnebî Muhammed, Mekke 1405/1984; Medine 1407/1987). Zehebî’nin eseri üzerindeki ikinci önemli çalışma, İbn Hacer el-Askalânî’nin tashih, ikmal ve ilâve mahiyetindeki Tebṣîrü’l-müntebih bi-taḥrîri’l-Müştebih adlı eseridir (nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî, I-IV, Beyrut, ts., el-Mektebetü’l-ilmiyye). Belli kitaplardaki müştebih isim ve nesepler konusunda telif edilen eserlerden, İbn Hatîbüddehşe’nin el-Muvvaṭṭaʾ ile Ṣaḥîḥayn’a dair Tuḥfetü’l-ereb fî müşkili’l-esmâʾ ve’n-neseb’i burada zikredilmelidir (nşr. Traugott Mann, Leiden 1905).

Mübhemât. Hadisin senedinde ismi söylenmeden “recül, sika” gibi müphem ifadelerle anılan râviler bulunduğu gibi metninde de aynı şekilde “recül, ibnü fülân, bintü fülân” gibi kimlikleri belirtilmeden zikredilen kimseler olabilmektedir. Seneddeki bazı isimlerin bilinmemesi o rivayete güveni zedeleyeceği için bunların tanıtılması yönünde eserler telif edilmiştir. Abdülganî el-Ezdî Kitâbü’l-Ġavâmıż ve’l-mübhemât (mühmelât) adlı çalışmasıyla bu türde ilk eser verenlerden olmuştur (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 261/2; Bağdat Evkaf Ktp., nr. 2886/1; Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Umumi, nr. 1447, Tasavvuf, nr. 129; Feyzullah Efendi nüshası için bk. , s. 94, nr. 62). Hatîb el-Bağdâdî’nin, müphem şahısların kitaplarda geçtiği şekilde değil isimlerini alfabetik sıraya koyarak tertip ettiği için fazla kullanışlı olmayan Kitâbü’l-Esmâʾi’l-mübheme fi’l-enbâʾi’l-muḥkeme adlı eserini (nşr. İzzeddin Ali es-Seyyid, Kahire 1405/1984) Nevevî daha kullanışlı hale getirmek üzere Kitâbü’l-İşârât ilâ beyâni’l-esmâʾi’l-mübhemât adıyla yeniden tertip ederek birçok ismin okunuşunda farklı kanaat belirtmiştir (Lahor 1341; Hatîb el-Bağdâdî’nin mezkûr eserinin son kısmında, s. 531-622). İbn Beşküvâl’in tertip tarzı ise Kitâbü’l-Esmâʾi’l-mübheme’de olduğu gibidir. Aynı müellifin geniş muhtevalı Kitâbü Ġavâmiżi’l-esmâʾi’l-mübheme el-vâḳıʿa fî mütûni’l-eḥâdîs̱i’l-müsnede adlı eseri (nşr. İzzeddin Ali es-Seyyid, I-II, Beyrut 1407/1987) tanınmış hadis âlimleri tarafından ihtisar edilmiştir. İbnü’l-Irâkī’nin, aranan kişinin kolayca bulunmasını sağlamak amacıyla müphem isimlerin yer aldığı hadisleri fıkıh bablarına göre tertip ederek kaleme aldığı Kitâbü’l-Müstefâd min mübhemâti’l-metn ve’l-isnâd bu türdeki eserlerin en kullanışlı olanıdır (nşr. Abdurrahman Abdülhamîd el-Ber, I-III, Cidde 1414/1994).

Vefeyât. Hadislerin senedini incelerken râvilerin birbirleriyle görüşüp görüşmediğinin tesbit edilebilmesi onların doğum ve ölüm tarihlerini bilmeye bağlı olduğundan hadis usulünde “tevârîhu’r-ruvât ve’l-vefeyât” adıyla anılan çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Hadis râvileri yanında hadise hizmeti olanları da ihtiva eden vefeyât kitaplarının ilk örneklerinden biri Ebü’l-Kāsım el-Begavî’nin (ö. 317/929) Târîḫu vefeyâti’ş-şüyûḫ’udur (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, Mecmua, nr. 106). Aynı yüzyılda İbn Zebr er-Rebaî’nin yazdığı Târîḫu mevlidi’l-ʿulemâʾ ve vefeyâtihim adlı eser (nşr. Abdullah b. Ahmed b. Süleyman el-Hamed, I-II, Riyad 1410), sahâbe ve tâbiîn nesli başta olmak üzere hicretten 338 (949) yılına kadar yaşayan âlimlerin doğum ve ölüm tarihleriyle bazı önemli olayların vuku bulduğu tarihleri sıralamaktadır. Esere muhtelif zeyiller yazılmış olup bunlardan müellifin talebesi Ebû Muhammed Abdülazîz b. Ahmed el-Kettânî’nin Ẕeylü Târîḫi mevlidi’l-ʿulemâʾ ve vefeyâtihim adlı eseri (nşr. Abdullah b. Ahmed b. Süleyman el-Hamed, Riyad 1409) 338-462 (949-1070) yılları arasında vefat eden âlimleri içine almaktadır. Bu eser üzerine Ebû Muhammed İbnü’l-Ekfânî Hibetullah b. Ahmed’in 463-483 (1071-1090) yıllarını kapsayan zeyli küçük hacimli bir kitaptır (nşr. Abdullah b. Ahmed b. Süleyman el-Hamed, Riyad 1409/1989). Buna zeyil olarak İbnü’l-Mufaddal tarafından kaleme alınan Vefeyâtü’n-naḳale’ye Münzirî’nin yazdığı ve 581-642 (1185-1244) yıllarını kapsayan et-Tekmile li-Vefeyâti’n-naḳale hepsinden daha hacimlidir (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf, I-IV, Beyrut 1401/1981). Zira bu eser, öncekiler gibi sadece hadis âlimlerini değil edip, şair, vezir ve hükümdar gibi çeşitli şahsiyetleri de ihtiva etmektedir. İbn Hallikân’ın kaleme aldığı ünlü Vefeyâtü’l-aʿyân ve enbâʾü ebnâʾi’z-zamân meşhur kişiler biyografisi ve edebiyat tarihi mahiyetinde olup hadis usulünde hedefleri belirlenen ricâl çalışmasıyla ilgisi yoktur. Daha sonra telif edilen vefeyât kitapları arasında, Muhammed b. İbrâhim el-Cezerî’nin Ḥavâdis̱ü’z-zamân adlı eserini (, VII, 506-507), Zehebî’nin el-İşâre ilâ vefeyâti’l-aʿyân el-münteḳā min Târîḫi’l-İslâm’ını (nşr. İbrâhim Sâlih, Beyrut 1411/1991), Ebû Şâme’nin eẕ-Ẕeyl ʿale’r-Ravżateyn’ine Birzâlî tarafından yazılan el-Muḳtefî adlı zeyle (, VI, 216) talebesi İbn Râfi‘in 737’den (1336) vefat tarihi olan 774’e (1372-73) kadar yaşayan muhaddisleri ay sırasıyla yazdığı el-Vefeyât adlı zeyli (nşr. Beşşâr Avvâd Ma‘rûf – Sâlih Mehdî Abbas, I-II, Beyrut 1402/1982) ve muhaddis İbn Kunfüz’ün 11-807 (632-1404) yıllarını kapsayan el-Vefeyât’ı anılabilir (nşr. Âdil Nüveyhiz, Beyrut 1971). İbn Kunfüz’ün Şerefü’ṭ-ṭâlib fî esne’l-meṭâlib diye de anılan bu eseri Mağribli diğer hemşerileri Venşerîsî’nin Vefeyât’ı (701-912/1302-1506 yılları) ve İbnü’l-Kādî’nin İbn Kunfüz’ün eserine zeyil olarak kaleme aldığı Laḳṭü’l-ferâʾid’i ile birlikte (700-1009/1301-1601 yılları) Elf sene mine’l-vefeyât fî s̱elâs̱e kütüb adıyla yayımlanmıştır (nşr. Muhammed Haccî, Rabat 1396/1976).