3. Hadis İlimleri

3. Hadis İlimleri. a) Cerh ve Ta‘dîl. Râvileri sika veya zayıf oluşlarına göre ele alan ricâlü’l-hadîs kitapları erken bir devirde telif edilmekle beraber cerh ve ta‘dîl kaideleri çok sonraki devirlerde tedvin edilmiştir. Cerh ve ta‘dîl konuları usûl-i hadîs kitaplarında bir ilmî disiplin olarak Hâkim en-Nîsâbûrî’den itibaren ele alınmıştır. Bilindiği kadarıyla cerh ve ta‘dîl ilmine dair ilk usul kitabı Tâceddin es-Sübkî’nin (ö. 771/1370) Ḳāʿide fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl’idir (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1388/1968, 1400/1980, 1410/1990 [Erbaʿu resâʾil içinde]; Kahire 1398/1978). Muhammed Abdülhay el-Leknevî’nin bu konudaki bilgileri derleyip bir araya getirdiği er-Refʿ ve’t-tekmîl fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl’i (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Halep 1383/1963; Beyrut 1388/1968; genişletilmiş baskı, Beyrut 1407/1987), Cemâleddin el-Kāsımî’nin bid‘atçılardan rivayet meselesini ele aldığı el-Cerḥ ve’t-taʿdîl adlı risâlesi (Beyrut 1399/1979, 1405/1985; Kahire, ts.), Muhammed Mustafa el-A‘zamî’nin daha ziyade genel hadis tenkitçiliği üzerinde durarak şarkiyatçıların bu husustaki iddialarını cevaplandırdığı Menhecü’n-naḳd ʿinde’l-muḥaddis̱în’i (Riyad 1982), Muhammed Ziyâürrahman el-A‘zamî’nin bir ders kitabı sayılabilecek olan Dirâsât fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl’i (Benâres 1403/1983), Fârûk Hamâde’nin el-Menhecü’l-İslâmî fi’l-cerḥ ve’t-taʿdîl (Rabat 1409/1989) adlı yüksek lisans tezi ve Emin Âşıkkutlu’nun Hadiste Ricâl Tenkidi adlı doktora çalışması (İstanbul 1992) bu konudaki araştırmalardan bazılarıdır.

b) İlelü’l-hadîs. Hadislerin metin veya senedlerinde bulunup onların sahih kabul edilmesine engel teşkil eden ve ancak hadis otoriteleri tarafından anlaşılabilen gizli kusurları ifade eden “illet” (çoğulu “ilel”) konusunda II. (VIII.) yüzyılın ikinci yarısından itibaren râvi adlarına veya konulara göre eserler telif edilmiştir. Bunların en tanınmışları, Ali b. Medînî’nin üç ayrı ilel kitabının hulâsası mahiyetindeki ʿİlelü’l-ḥadîs̱ ve maʿrifetü’r-ricâl’i (nşr. M.Mustafa el-A‘zamî, Beyrut 1972 [el-ʿİlel adıyla]; nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Halep 1400/1980), ilel konusunda büyük bir otorite olan Ahmed b. Hanbel’in talebeleri tarafından sorulan sorulara verdiği cevaplardan meydana gelen Kitâbü’l-ʿİlel ve maʿrifeti’r-ricâl ile (nşr. Talât Koçyiğit – İsmail Cerrahoğlu, I, Ankara 1963, II, İstanbul 1987; nşr. Vasiyyullah b. Muhammed Abbas, I-IV [sonuncu cildi fihrist], Beyrut-Riyad 1408/1988; nşr. Muhammed Hüsâm Beyzûn, I-II, Beyrut 1410/1990 [el-Câmiʿ fi’l-ʿİlel ve maʿrifeti’r-ricâl]) yine onun bazı talebeleri tarafından tesbit edilen ilel konusundaki görüşlerinin yer aldığı Min kelâmi’l-İmâm Ebî ʿAbdillâh Aḥmed b. Ḥanbel fî ʿileli’l-ḥadîs̱ ve maʿrifeti’r-ricâl (nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî, Riyad 1409/1988) başlıklı eserleri yanında Tirmizî’nin konuyla ilgili iki kitabı bu türün en eski örnekleridir. Son iki eserden el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’in sonunda yer alan el-ʿİlelü’ṣ-ṣaġīr İbn Receb el-Hanbelî tarafından ilel hakkında bazı bilgiler ve kaideler de verilmek suretiyle Şerḥu ʿİleli’t-Tirmiẕî adıyla şerhedilmiştir (nşr. Subhî Câsim el-Humeyd, Bağdat 1396/1976; nşr. Nûreddin Itr, I-II, Dımaşk 1398/1978; nşr. Hemmâm Abdurrahman Saîd, Zerkā/Ürdün 1987). İkinci eser ise Tirmizî’nin, çoğunu hocası Buhârî’den naklettiği 703 hadisi ve bazı râviler hakkındaki değerlendirmeleri ihtiva eden ʿİlelü’t-Tirmiẕî el-kebîr’dir (nşr. Subhî el-Bedrî es-Sâmerrâî v.dğr., Beyrut 1409/1989). Ebû Tâlib el-Kādî tarafından el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’teki kitapların sırasına göre yeniden tertip edilen eser üzerinde Hamza Dîb Mustafa yüksek lisans çalışması yapmıştır (I-II, yer yok, 1402). İbn Ebû Hâtim’in, babası Ebû Hâtim er-Râzî ile hocası Ebû Zür‘a er-Râzî’den bizzat dinlediği 2840 rivayetin ileli hakkındaki değerlendirmeleri ihtiva eden ʿİlelü’l-ḥadîs̱’i ile (I-II, Kahire 1343-1344/1924-1925; I-II, Bağdat 1971; I-II, Beyrut 1405/1985) Dârekutnî’nin talebesi Ebû Bekir el-Berkānî’ye yazdırdığı, onun da müsned tertibine koyduğu el-ʿİlelü’l-vâride fi’l-eḥâdîs̱i’n-nebeviyye’si (nşr. Mahfûzürrahmân Zeynullah es-Selefî, I-VIII, Riyad 1405-1412/1985-1991) bu alanın en tanınmış eserlerindendir. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, el-ʿİlelü’l-mütenâhiye fi’l-eḥâdîs̱i’l-vâhiye’sinde (nşr. Halîl el-Meys, I-II, Beyrut 1403/1983) 1579 rivayeti otuz dokuz kitap içinde değerlendirmiş, bu değerlendirmeler daha sonraki bazı âlimler tarafından fazla sert bulunarak tenkit edilmiştir. Hem zayıf râvilere hem de sika ve zayıf râvilere dair eserler arasında zikredilen (yk.bk.) Yahyâ b. Maîn’in et-Târîḫ ve’l-ʿilel’i, İbn Adî’nin el-Kâmil fî ḍuʿafâʾi’l-muḥaddis̱în ve ʿileli’l-ḥadîs̱’i gibi bazı çalışmalar ilel konusuyla da ilgilidir.

c) Garîbü’l-hadîs. Hadis metinlerinde geçen nâdir (garîb) kelimeleri açıklamak üzere erken devirlerden itibaren çalışmalar başlamakla beraber bu konuda ilk eseri kimin yazdığı tartışmalıdır. Çok küçük hacimli oldukları bilinen Nadr b. Şümeyl (ö. 204/820) ve Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ’nın (ö. 209/824 [?]) Ġarîbü’l-ḥadîs̱’lerinin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir. İbnü’n-Nedîm, Asmaî’nin Kitâbü Ġarîbi’l-ḥadîs̱ adlı eserinin 200 varaklık bir nüshasını gördüğünü söylemektedir (el-Fihrist, s. 61). Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm’ın kırk yılda meydana getirdiği Ġarîbü’l-ḥadîs̱’i (nşr. Muhammed Azîmüddin, I-IV, Haydarâbâd 1384-1387/1964-1967; I-II, Beyrut 1406/1986; nşr. Hüseyin Muhammed Şeref, I-II, Kahire 1405/1984) bu eserlerin en hacimlisidir. Kitap üzerinde ikmal, ihtisar, alfabetik sıraya koyma ve manzum hale getirme yönünde birçok çalışma yapılmıştır. İbn Kuteybe’nin konularına göre telif ettiği, Kāsım b. Sellâm’ın eserine almadığı garîb kelimeleri de ihtiva eden Ġarîbü’l-ḥadîs̱’i (nşr. Sâmiye Muhammed Ahmed, Paris 1970; nşr. Abdullah Cübûrî, I-III, Bağdat 1977-1978; nşr. Rızâ es-Süveysî, Tunus 1979; I-II, Beyrut 1408/1988), İbrâhim el-Harbî’nin yirmi bir müsnedi tarayarak sahâbe adına göre alfabetik tertip ettiği ve garîb kelimeleri ihtiva eden hadisleri senedleriyle birlikte zikrettiği Ġarîbü’l-ḥadîs̱’i (nşr. Süleyman b. İbrâhim b. Muhammed el-Âyid, I-V, Cidde 1405/1985), Hattâbî’nin içinde garîb kelimeler bulunan hadisleri aynı tarzda verdiği, ancak alfabetik olmayan Ġarîbü’l-ḥadîs̱’i (nşr. Abdülkerîm İbrâhim el-Azbâvî, I-II, Dımaşk 1402/1982) ve Abdülgāfir el-Fârisî’nin Mecmaʿu’l-ġarâʾib ve menbaʿu’r-reġāʾib’i bu alanda yapılmış önemli çalışmalardır. Sonraki dönemlerin garîbü’l-hadîs kitaplarından Zemahşerî’nin el-Fâʾiḳ fî ġarîbi’l-ḥadîs̱’i (I-II, Haydarâbâd 1324; nşr. Ali Muhammed el-Bicâvî – Muhammed Ebü’l-Fazl İbrâhim, I-IV, Kahire 1364/1945), kelimelerin ilk iki harfine göre alfabetik olmakla beraber bir hadisteki bütün garîb kelimeleri bir arada zikretmesi sebebiyle fazla kullanışlı değildir. Kādî İyâz’ın Ṣaḥîḥayn ile el-Muvaṭṭaʾdaki garîb kelimeleri açıkladığı Meşâriḳu’l-envâr ʿalâ ṣıḥaḥi’l-âs̱âr’ı (Kahire 1332/1913; I-II, Tunus 1333/1914), Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin kelimelerin ilk üç harfine göre alfabetik olan Ġarîbü’l-ḥadîs̱’i (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, I-II, Beyrut 1405/1985) ve ihtiva ettiği kelimelerin çokluğu yanında ayrıca tertibiyle kendi dönemine kadar kaleme alınan bu türdeki eserlerin en mükemmeli olan Mecdüddin İbnü’l-Esîr’in en-Nihâye’si de (I-IV, Bulak 1311-1322; Kahire 1333/1905; nşr. Muhammed Mahmûd et-Tanâhî – Tâhir Ahmed ez-Zâvî, I-V, Kahire 1383/1963; Halep, ts. [el-Mektebetü’l-İslâmiyye]) önemli teliflerdir. Bu konudaki eserlerin farklı bir türü de hem Kur’an hem de hadislerdeki garîb kelimelerin birlikte ele alındığı çalışmalardır. Ahmed b. Muhammed el-Herevî’nin (ö. 401/1011) Kitâbü’l-Ġarîbeyn’i (nşr. Mahmûd Muhammed et-Tanâhî, Kahire 1970), kelimelerin geçtiği hadislerin senedlerini terketmesi ve alfabetik sistemi uygulaması bakımından daha sonraki çalışmalara örnek teşkil etmiştir. Bu eseri tamamlamak için Ebû Mûsâ el-Medînî el-Mecmûʿu’l-muġīs̱ fî ġarîbeyi’l-Ḳurʾân ve’l-ḥadîs̱ adlı eserini yazmıştır (nşr. Abdülkerîm el-Azbâvî, I-III, Cidde 1406-1408/1986-1988). Muhammed Tâhir el-Fettenî’nin Mecmaʿu biḥâri’l-envâr fî ġarâʾibi’t-tenzîl ve leṭâʾifi’l-aḫbâr’ı (I-II, Leknev 1248; I-IV, Leknev 1284, 1314; nşr. Habîbürrahman el-A‘zamî, I-V, Haydarâbâd-Dekken 1967-1973; I-V, Medine 1415/1994) bir Kur’an ve hadis lugatıdır (, XIII, 378).

d) Muhtelifü’l-hadîs. Birbirine zıt gibi görünen bazı hadisleri cem‘ ve te’lîf, nesih, tercih ve tevakkuf gibi metotlarla uzlaştırmak amacıyla erken devirlerden itibaren çalışmalar yapılmıştır. “Te’vîlü’l-hadîs, telfîkü’l-hadîs, müşkilü’l-hadîs” gibi adlarla da anılan bu türün mahiyeti hakkında bilgi vermek üzere İmam Şâfiî İḫtilâfü’l-ḥadîs̱ adlı eserini kaleme almıştır (Kahire 1321, el-Ümm’ün VII. cildinin kenarında; nşr. Âmir Ahmed Haydar, Beyrut 1405/1985; nşr. Muhammed Ahmed Abdülazîz, Beyrut 1406/1987). Daha sonra İbn Kuteybe, bazı kelâm fırkalarının hadislerde tezatlar bulunduğu yolundaki iddialarını reddetmek için Teʾvîlü muḫtelifi’l-ḥadîs̱’ini yazmıştır (Kahire 1326; nşr. Muhammed Zührî en-Neccâr, Beyrut 1393/1973; nşr. Abdülkādir Ahmed Atâ, Beyrut 1408/1988; trc. M. Hayri Kırbaşoğlu, Hadis Müdafaası, İstanbul 1979). Bu türün diğer önemli çalışmaları arasında Ebû Ca‘fer et-Tahâvî’nin, hadislerde anlaşılmasında güçlük çekilen hususları açıklamak amacıyla bablar halinde kaleme aldığı Müşkilü’l-âs̱âr’ı ile (I-IV, Haydarâbâd-Dekken 1333; eserin Millet Ktp., Feyzullah Efendi’deki nüshasından [nr. 273-279] Şuayb el-Arnaût tarafından Şerḥu Müşkili’l-âs̱âr adıyla yapılan neşri [I-XVI, Beyrut 1415/1994] 6179 rivayeti ihtiva etmektedir) bu eser üzerindeki çalışmalardan Ebü’l-Velîd el-Bâcî’nin Muḫtaṣaru Müşkili’l-âs̱âr’ını ve bunun Cemâl el-Malatî tarafından el-Muʿtaṣar mine’l-Muḫtaṣar adıyla yapılan ikinci bir ihtisarını (I-II, Haydarâbâd 1307, 1317-1318, 1362; I-II, Beyrut, ts., Âlemü’l-kütüb) zikretmek gerekir. Yine Tahâvî, fıkıh bablarına göre tertip ettiği Şerḥu Meʿâni’l-âs̱âr’ında (yk.bk. sünen ve ahkâm kitapları) âlimlerin birbiriyle çelişkili gördüğü ahkâm hadislerini ele almış, bunların nâsih ve mensuhunu belirtmiş ve çelişkili zannedilen hadisleri telif ederek aralarında bir zıtlık bulunmadığını göstermiştir. Bedreddin el-Aynî’nin bu eser üzerine yazdığı Mebâni’l-aḫbâr fî şerḥi Meʿâni’l-âs̱âr ve Nuḫabü’l-efkâr fî tenḳīḥi Mebâni’l-aḫbâr adlarını taşıyan şerhleri önemlidir (her iki eserin müellif hattıyla olan yazma nüshaları, ayrıca muhtasarları için bk. , I, 440). İbn Fûrek, Ehl-i sünnet dışındaki kelâmcıların itiraz ettiği Allah’ın sıfatlarına dair hadisleri Müşkilü’l-ḥadîs̱ ve beyânühû adlı eserinde (nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Halep 1402/1982; nşr. Mûsâ Muhammed Ali, Beyrut, ts., el-Mektebetü’l-asriyye), Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî’nin mezhebine uygun olarak yorumlamaktadır. Bu türde daha sonraki yüzyıllarda başka eserler de kaleme alınmış olup bunlar arasında Abdullah b. Ali en-Necdî el-Kasîmî’nin, günümüzde tartışma konusu yapılan muhtelif meselelere dair otuz kadar hadisi ele alıp savunduğu Müşkilâtü’l-eḥâdîs̱i’n-nebeviyye ve beyânühâ (Beyrut 1405/1985), Muhammed Reşâd Halîfe’nin on sekiz hadisi incelediği et-Teʾlîf beyne muḫtelifi’l-ḥadîs̱ (Kahire 1405/1984) ve İsmail Lütfi Çakan’ın hadislerdeki ihtilâfın nazarî cephesini incelediği Hadislerde Görülen İhtilaflar ve Çözüm Yolları (İstanbul 1982, 1996) adlı eserler zikredilebilir.

e) Nâsih ve Mensuh. Hz. Peygamber’in bazı sünnetlerinin daha sonraki dönemlerde yine kendisi tarafından kaldırılması sebebiyle araları telif edilemeyecek derecede birbirine zıt görünen hadislerin ele alındığı nâsih ve mensuh ilmi muhtelifü’l-hadîs ile de yakından ilgilidir. Hadiste nesih konusunda yapılan ilk çalışmalardan biri Ebû Bekir el-Esrem’in (ö. 261/874-75 [?]) Nâsiḫu’l-ḥadîs̱ ve mensûḫuh adlı eseridir (ilk iki cüzü DTCF Ktp., İsmail Saib Sencer, nr. 1323, üçüncü cüzü Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 1587’de bulunmaktadır). İbn Şâhin’in, çoğu birbirine benzeyen 650 rivayeti konularına göre sıralayarak değerlendirdiği en-Nâsiḫ ve’l-mensûḫ mine’l-ḥadîs̱’i (nşr. Semîr b. Emîn ez-Züheyrî, Amman 1408/1988; nşr. Ali Muhammed Muavvaz – Âdil Ahmed Abdülmevcûd, Beyrut 1412/1992), Hâzimî’nin nesih meselesine dair geniş bilgi verdikten sonra hakkında nesih bulunan veya öyle zannedilen hadisleri konularına göre sıralayarak değerlendirdiği el-İʿtibâr fî beyâni’n-nâsiḫ ve’l-mensûḫ mine’l-âs̱âr’ı (Haydarâbâd 1319, 1359/1940; Kahire 1346/1927; nşr. Muhammed Ahmed Abdülazîz, Kahire, ts. [Mektebetü Âtıf]; nşr. Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Halep 1346/1927; nşr. Abdülmu‘tî Emîn Kal‘acî, Halep 1403/1982 [?]), Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin yirmi hadisi kısa notlarla değerlendirdiği Aḫbâru ehli’r-rüsûḫ (en-Nâsiḫ ve’l-mensûḫ mine’l-ḥadîs̱) (Kahire 1322/1904; v.dğr.) adlı risâlesiyle Ca‘berî’nin nâsih ve mensuh hadisleri konularına göre tertip ettiği Rüsûḫu’l-aḫbâr fî mensûḫi’l-aḫbâr’ı (nşr. Hasan Muhammed Makbûlî el-Ehdel, Beyrut-San‘a 1409/1989) günümüze gelen önemli çalışmalardır. Ali Osman Koçkuzu, Hadiste Nâsih Mensûh adlı doktora çalışmasında (İstanbul 1985), hadiste neshin mahiyetiyle neshin söz konusu olduğu konuları örnekleriyle birlikte incelemiştir.

f) Esbâbü vürûdi’l-hadîs. Hadislerin daha iyi anlaşılabilmesi için bunların hangi sebeple, nerede ve ne zaman söylendiğini araştırma konusu yapan bir disiplindir. Fazla gelişmediğinden az sayıda eserin telif edildiği bu ilme dair en tanınmış iki eserden biri, Süyûtî’nin farklı rivayetleriyle birlikte doksan sekiz hadisi fıkıh bablarına göre tertip ettiği Esbâbü vürûdi’l-ḥadîs̱’i (el-Lümaʿ fî esbâbi’l-ḥadîs̱) (nşr. Yahyâ b. İsmâil Ahmed, Beyrut 1404/1984; Kahire 1409/1988), diğeri de İbn Hamza el-Hüseynî’nin vürûd sebepleri bilinen 1154 hadisi alfabetik olarak sıraladığı el-Beyân ve’t-taʿrîf fî esbâbi vürûdi’l-ḥadîs̱i’ş-şerîf adlı eseridir (I-II, Halep 1329/1911, 1929-1930; nşr. Hüseyin Abdülmecid Hâşim, I-III, Kahire 1393-1395/1973-1975; nşr. Seyfeddin el-Kâtib, I-II, Beyrut 1401/1981). Ramazan Ayvallı, Esbâbü vürûdi’l-hadîs ve Bunun İslâm Teşrîindeki Yeri ve Önemi adıyla bir doktora çalışması yapmıştır (AÜ İlâhiyat Fakültesi, 1979).