Şâhid

Dördüncü babdan çekimi yapılan ve bir yerde hazır olmak manasına gelen “şehide” kök fiilinin ism-i faildir. Bir yerde hazır olanın orada geçen bir olayı görmesi akla yakın olduğundan bir olayı görene şâhid denilmiştir. Hadis Usulünde şâhid, terim olarak bazı âlimler tarafından mutâbî' karşılığı olarak kullanılmıştır. Mutâbî' başlığı altında geniş çapta açıklanmaya çalışıldığı gibi, ferd olduğu sanılan bir hadisin başka tarikdan rivayet edilip edilmediği çeşitli hadîs kaynaklarına başvurularak araştırılır. İ'tibar adı verilen bu araştırma sonunda aynı hadîsin, rivayetinde tek kaldığı zannedilen ravinin şeyhinden benzer lafızlarla rivayet edildiği anlaşılırsa o hadise öncekinin mutâbii adı verilir. Buna göre mutâbi ile şahidi bir kabul eden alimler nazarında, araştırma neticesi ferd olduğu sanılan bir hadise benzeyen ve tek başına rivayette bulunduğu sanılan ravinin şeyhinden rivayet edilmiş olduğu anlaşılan ikinci bir hadise şahid demek icap eder. Öyle görünüyor ki İbnu's-Salâh da aynı kanaattedir. Nitekim, mutâbaat-ı kasırayı tarif ettikten sonra bu yolla rivayet edildiği anlaşılan hadise şahid denilebileceğini söylemiştir. Bununla birlikte İbnu's-Salâh ayrıca şahidin diğerinden çok az farklı bir başka tarifini daha vermiştir. Ona göre, ferd olduğu zannedilen hadis, aslında bilinen vecihlerden rivayet edilmeyip onun yerine aynı manada bir başka hadis nakledilirse buna da şahid denir. Ancak bu takdirde mutâbaat söz konusu olmaz. 1104İbnu's-Salâh’ın bu tarifine göre şahid mutâbiden daha umumîdir; zira şahid, bazen manayı, bazen hem lafzı hem de manayı kuvvetlendirmektedir. Halbuki mutâbaat lafızla ilgilidr ve mana ile bir alakası yoktur. Nitekim İbn Hacer de şahidin bir hadisin bir başka sahabi tarafından rivayet edilen ve mana yönünden onun benzeri olan hadis olduğunu söylemiştir. 1105Ona göre şahidin misali, mutâbaata misal olan “rü'yet-i hilâl” hadisinin Buhârî rivayetidir. Bu rivayet Muhammed b. Ziyâd tarikıyla Ebu Hureyre'den rivayet edilmiştir ve şöyledir: “Şayet görüş ufkunuz kapalı ise Şa'ban ayını otuza tamamla (yıp oruca öyle başla) yınız.” O hadis İbn Ömer'den rivayet edildiği halde bunun aynı manada bir başka sahabîden rivayet edilmiş olması şahid vasfını kazanmasına sebep olmuştur. Aradaki bu nüansı tekrarlamak üzere her ikisi de yeniden tarif edilecek olursa mutâbi, ravisine hadisi tahric edilmeye elverişli bir başka ravinin muvafakat ettiği ve bu ikinci ravinin o hadisi şeyhinden veya daha yukarıdaki bir raviden benzer sözlerle rivayet etiği hadistir. Şahid ise bir hadise lafız veya mana yönünden veya sadece mana itibariyle benzeyen lafızlarla bir diğer sahabîden rivayet edilen ve bu rivayetle ötekine muvafakat eden hadistir. 1106

Kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı Hadis Terimleri Sözlüğü