Tabakâtu'r-Ruvât

Tabaka kelimesi sözlükte kapak, bir nesnenin dış tarafını örten örtü manasına gelir. Tabak ya da tabaka şeklinde yüz ya da yirmi yıllık zaman dilimi, kalabalık veya grub manasına kullanılır. Bunun yanısıra üst kat, yüksek rütbe veya dereceye de tabaka denir. Bu manada birbirlerine yakın yaşlarda insan grubuna ve herbir grubun oluşturduğu mertebeye tabaka denilmiştir. Çoğulu tabakât gelir. Tabakâtu'r-Ruvât, Hz. Peygamber (s.a.s)'in hadislerini rivayet eden sahabeden tutunuz, çok sonraki devirlere kadar geçen zaman içinde yaşamış birbirlerine yakın yaşlarda bulunan ravilerin teşkil ettikleri gruplara denir. Ravilerin ilk üç tabakasını sırasiyle sahabe, tâbi'în ve tebe'u't-tâbi'în oluşturur. Bunlar da kendi aralarında tabakalara ayrılırlar. Söz gelişi sahabe, ilk müslümanlardan başlamak üzere çeşitli tabakalara ayrılmışlardır. (Bk. Sahabe). el-Hâkim, tabiîleri on beş tabakaya ayırmıştır. (Bk. Tabiîn). Sahabenin tabakalara ayrılışı kronolojik sıra itibariyledir. Tabi'îler ise görüştükleri sahabîler esas alınarak tabakalara ayrılmışlardır. Etbâ'u't-tâbi'în de denilen tebe'u't-tâbi'în den itibaren diğer raviler ise diğer bazı hususlar göz önünde bulundurularak tabakalar ayrılmışlardır. Sahabe hariç, hadis ravileri umumiyetle altı tabaka kabul edilmişlerdir. Bunlardan birincisi imam ve hafız derecesinde olanlardır. Böyle raviler, kendilerine muhalif rivayette bulunanlara karşı hüccet addelirler. Rivayette tek kalmış olmaları bile makbuldür. Bir diğer ifadeyle tek başlarına rivayet ettikleri hadisler başka tarîklardan gelen rivayetlerle kuvvet kazanmasalar bile makbul sayılırlar. Bu tabaka ravileri gerek hıfz ve zabt yönünden, gerekse ilimde güven itibariyle İslâm ümmetinin kabulüne mazhar olmuşlardır. Böylelerinin rivayetlerini ta'n edecek kusurlar pek bulunmaz. İkinci tabaka raviler hıfz ve zabt bakımından öncekiler derecesine ulaşamayanlardır. Bunların bazı rivayetleri hatalı olmakla birlikte çoğunlukla sahihtir. Yanıldıkları hadisler de birinci tabakada bulunan ravilerin hadisleri ile tashih edilir. Bu tabakayı oluşturan ravilerin makbul olduklarında alimlerin görüş birliği vardır. Üçüncü tabaka, yalancılık ve hadis uydurmakla tanınanlardır. Dördüncü tabakayı teşkil edenler ise yalancı olmamakla birlikte rivayetlerinde çokça yanılanlardır. Her iki tabakayı teşkil eden raviler genelde merdud sayılırlar. Beşinci tabaka raviler, bir rivayette münferid kalıp rivayetleri hiçbir tariktan kuvvet bulmayanlardır. Bunlara mechûl denir. (Bk. Mechûl). Altıncı tabaka ravilere gelince bunlar, bidat ehli olanlardır. Mubtedî'de denilen bu grup raviler bid'atlarından dolayı küfürle itham edilenler ve bid'atlan küfür derecesine varmayanlar olarak iki kısımdırlar. İlk kısmın rivayetlerini merdûd olduğunda görüş birliği vardır. İkinci kısmı teşkil edenlerin rivayetlerinin kabulü konusunda ise görüş ayrılığı meydana gelmiştir. Hadis ravileri değişik esaslar dikkate alınarak başka tabakalara da ayrılmışlardır. Bunlar içinde Hz. Peygamber (s.a.s)'in vefatını takip eden asırlar itibariyle yapılan tabaka ayırımı en çok tutulan ve sağlam itibar edileni olmuştur. Ravilerin tabakalara ayrılması, herbirinin yaşadığı devirde görüştükleri ve hadis aldıkları kimselerin tesbiti yönünden büyük önem taşır. En azından metotlu bir ayırım devirler boyu yaşamış ravileri tanımaya yardımcı olur. Bu ise isnadları değerlendirme açısından son derece mühimdir.

Kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı Hadis Terimleri Sözlüğü