Erselehû Fulân:

“Bu hadisi falanca irsal etti” veya “mürsel olarak nakletti” manasınadır. Muhaddislerin çok kere mürsel ile munkatı'nın arasını ayırmadan isnaddan ravi düştüğünü belirtmek üzere kullandıkları lafızdır. İbn Haceril-Askalânî'nin kaydettiğine bakılırsa muhaddislerin çoğu isimlerin ıtlak edilmesi halinde mürsel ile munkatı’nın ayrı şeyler olduğuna kail olmuşlardır, ancak bunlardan kullanılan fiilleri kullanırlarken haber münker olsun, munkatı' olsun “erselehû fulânun” diyerek nakletmişlerdir. Ona göre bu yüzden lafızların kullanıldıkları yerleri hesaba katmayan kimseler, hadiscilerden çoğunun mürselle munkatı'ın arasını ayırd etmediklerini ileri sürmüşlerdir. Oysa durum zannettikleri gibi değildir. Bu konudaki inceliği çok az kimse anlamıştır. 226 Anlaşılıyor ki bazı muhaddisler bir ravinin, senedinde irsal yapması halinde irsalin senedin başında mı ortasında veya sonunda mı olduğunu hesaba katmaksızın erselehû fulânun demişlerdir. Oysa irsal, mutlak manada bir ravinin senette atlanarak isnadın üstündekine bağlanması bile olsa, hadis ıstılahları yerleşince tâbi'înin senedin başındaki sahabiyi atlamasına denilmiştir. Bu durumda irsalle rivayet edilen hadis mürsel olur. Halbuki senedin ortasında veya sonunda ravi atlaması inkıta'; böyle rivayet edilen hadis munkatı'dır, O halde mürsel ile munkatı’nın arasını ayırmak bakımından irsalin yapıldığı yere dikkat etmek gerekir.

Kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı Hadis Terimleri Sözlüğü