İbdâl

Sözlükte değiştirmek, bir nesnenin yerine diğerini getirmek mânâsına gelir Hadis usulü ıstılahı olarak ibdâl, uluvvü nisbînin kısımlarından biridir. Şöyle tarif edilir: Bir ravi, el-Kutubu's-Sittede veya başka hadis kitaplarının birinde bulunan hadislerden birini o kitabın tankından başka bir tarik ile musannifin şeyhinde musannıfla buluşmak üzere daha az sayıda ravi ile rivayet ederse buna muvafakat adı verilir. Şayet söz konusu muvafakat kitap sahibinin şeyhinin şeyhinden daha az ravi ile hasıl olursa isnadın bu şekilde meydana gelen ulüvvüne ibdâl denir. İsnadın musannıfta nisbetle âlî oluşunun bu kısmına ibdâl denilmesi, hadisi rivayet edilen kitap sahibinin şeyhinin şeyhinden rivayet eden ravi, o kitap sahibinin şeyhinden bedel olduğu içindir. Bu sebeple ibdâle, şeyhin şeyhine nisbetle muvafakat sözü konusu olduğundan şeyhu'ş-şeyhte muvafakat da denir. Muvafakati mukayyede diyenler de vardır. Şu hadis ibdâle misal verilebilir. Tirmizî, Ali b. Hucr -Halef b. Halîfe - Humeyd el-A'rec - Abdullah İbnu'l-Hâris - İbn Mes'ûd isnadiyle Hz. Peygamber (s.a.s)'in şöyle buyurduklarını rivayet eder: “Rabbi kendisiyle konuştuğu gün Hz. Musa'nın üzerinde yün setre, yün cübbe, yün külah, yün şalvar vardı. Ayakkabıları ise ölü eşek derisinden yapılmıştı.” 402 Aynı hadisi el-Irakî, İbn Arefe cüzünden bir başka tarîkla ve iki ravi eksiğiyle Tirmizî'nin şeyhinin şeyhi olan Halef b. Halîfe'den rivayet etmiştir. Bu durumda el-Irâkî, kendi isnadında önce Halefe nisbetle uluvv temin etmiş; ayrıca Tirmizı'nin şeyhinin şeyhi olan Halefte daha az ravi ile muvafakat sağlamıştır. Sonuç olarak da kendi tarikından rivayetinde Haleften rivayette bulunan ravisi, Tirmizî'nin şeyhi olan Ali b. Hucr'e bedel vaki olmuştur. İbnu's-Salâh ve ona tabi olarak en-Nevevî, el-Irâkî ve es-Suyûtî'ye göre ibdalin tarifinde uluvv yani daha az ravi ile rivayet söz konusudur. Nitekim İhnu's-Salâh, “isnadda uluvv olmazsa bunlara muvafakat veya bedel denmez. Gerçi isnad âlî olmasa da muvafakat ve ibdal hasıl olur. Ancak o takdirde bunlara iltifat edilmeyeceğinden bu isimler verilmez” diyorsa da403, bütün muhaddislerin bu ıstılahta birleştikleri bazı karinelerden anlaşılmaktadır. Nitekim ez-Zehebî ile diğer bazı Hadis Usûlü âlimleri isnadda uluvv olmaksızın da muvafakat ve bedel tabirlerini kullanmışlardır. 404 Uluvv söz konusu olmayan bedele İbdâl-i nazil diyenler olmuştur.

Kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı Hadis Terimleri Sözlüğü