Erken Dönem Hadis Kaynaklarının Ortaya Çıkışı

   Hicrî birinci asrın son çeyreği ile ikinci asrın başlarında yetişen tâbiûn nesli ya da sahâbenin öğrencileri, bulundukları bölgelerde nebevî bilgi mirasının naklinde çok mühim bir vazife üstlenmişlerdir. Bu dönemde muayyen bir mezhebe intisap etmek söz konusu olmadığı için bu zatların her biri aynı zamanda halkın dinî meselelerdeki rehberi konumundaydılar.114Onların ardından gelen tebe-i tâbiûn yani tâbiûn sonrası kuşağı hadisçileri ise hadislerin tedvin ve tasnif edilmesi çalışmalarını başlatmışlardır. Râmehürmüzî’nin (360/970) kaydettiğine göre Medine’de Mâlik b. Enes (179/796), Mekke’de Abdülmelik b. Abdülazîz b. Cüreyc (150/767) ve Süfyân b. Uyeyne (198/814), Kûfe’de Süfyân es-Sevrî (161/778) İbn Ebî Zâide (193/809), Muhammed b. Fudayl (195/811) ve V ekî’ b. el-Cerrâh (196/812), Şam’da Abdurrahman el-Evzâî (157/774) ve V elîd b. Müslim (195/811), Basra’da Saîd b. Ebî Arûbe (156/773), Rebî’ b. Sabîh (160/777) ve Hammâd b. Seleme (167/784), Yemen’de “el-Abd” olarak bilinen Hâlid b. Cemîl (?), Ma’mer b. Râşid (153/770), Ebû Kurrâ Musa b. Târık (203/818) ve Abdürrezzâk (211/827), V âsıt’ta Hüşeym b. Beşîr (183/800), Merv ve Horasan’da Abdullah b. Mübârek (181/798), Rey’de Cerîr b. Abdülhamîd (182/799) Hadis İlmi’nin ilk musanniflerindendir.115
   Bu musanniflerin en meşhuru hiç şüphesiz Medineli Mâlik b. Enes’tir. O, çağdaşlarının yaptığı gibi el-Muvatta’ adlı eserinde nebevî hadislerin yanında sahâbe sözlerine ve tâbiûn fetvalarına, hatta kendi şahsî görüşlerine de yer vermiştir. Böylece İmam Mâlik, fıkıh bâblarına göre tertip ettiği eserinde hadisle fıkhı birleştirmiştir. Medineli hadis imamlarından Süleyman b. Bilâl (177/793) çağdaşı İmam Mâlik’in el-Muvatta’ını dört bin rivayeti gözden geçirerek seçtiği hadislerden oluşturduğunu, bunu yaparken de kendi nazarında Müslümanların maslahatına en uygun ve dinî açıdan örneklik değeri en yüksek olan rivayetleri tercih ettiğini söylemiştir.116
   İlk fakihlerin hür düşüncelerinden, sonraki dönemin düzenli hale getirilmiş ve netleşmiş Hadis İlmi’ne geçişi temsil eden el-Muvatta,117 fıkhî bâblara göre tertip edilmiş olmasıyla bilhassa hicrî III. asrın hadis kaynakları üzerinde ciddi bir etki meydana getirmiştir. Bu bakımdan Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’nin (ö. 543/1149) ifade ettiği gibi, el-Muvatta’ hadis kitaplarının tasnifinde asıl eser sayılan ilk kitap ve sonraki eserlerin özüdür; Buhârî’nin kitabı ise ikinci asıl kitaptır. Müslim ve Tirmizî gibi diğer hadisçiler eserlerini bu asıllar üzerine bina etmişlerdir.117
   İmam Mâlik’in el-Muvatta’ında olduğu gibi, hicrî II. asırdaki hadis eserlerinde Hz. Peygamber’in hadisleriyle, sahâbe ve tâbiûn sözleri bir arada yer alıyordu. Ancak bunlardan sonra gelenler sadece Resûlullah’a dayandırılan hadisleri toplamak üzere Müsned adı verilen eserler kaleme aldılar.119 Bu eserlerde sahâbî isimleri esas alınmak suretiyle, onların vasıtasıyla Resûlullah’a nispet edilen rivayetleri toplamak hedeflenmişti. Bu yüzden müsnedlerde hem sika/güvenilir olan, hem de cerhedilen râviler tarafından nakledilen birçok rivayete rastlamak mümkündür. Ebû Dâvûd et-Tayâlisî (204/820) ile Ubeydullah b. Musa el-Absî’nin (214/830) müsned türü eser yazan ilk hadisçiler oldukları söylenmektedir. Ardından Ahmed b. Hanbel (241/856), İshâk b. İbrâhim el-Hanzalî (İbn Râheveyh) (238/853), Ebû Hayseme Züheyr b. Harb (234/849) ve Ebû Saîd Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî (235/850) gibi musannifler gelmiştir. Onlardan sonra da sadece sahâbîler değil diğer râvilerin de isimleri esas alınmak suretiyle birçok müsned kaleme alınmıştır. Bu kitapların hiçbirinde hadisler için sahîh-sakîm/ zayıf ayrımı yapılmamıştır.120 Daha sonraları, ilk eserlerde karışık olarak derlenmiş bulunan rivayet malzemesi çeşitli şekillerde sınıflandırılmış ve düzene konulmuştur. Hicrî ikinci asrın ikinci çeyreğinden dördüncü asrın başlarına, hatta beşinci asrın ortalarına kadar süren ve tasnif dönemi olarak bilinen bu dönemde hadisleri konularına, râvilerine ve sıhhat durumlarına göre sınıflandıran yeni kitap çalışmaları yapılmıştır. Müsned türü hadis kitaplarından sonra hadisleri toplarken daha seçici olan müelliflerin eserleri ortaya çıkmıştır. Sadece sahîh hadisleri bir araya getirmeyi hedef alan bu musanniflerin ilki Buhârî (256/870), ikincisi de Müslim’dir. (261/875) Onlar râvi isimlerine göre değil, bâb/konu başlıklarına göre eserlerini tertip etmişler ve hadisleri kitaplarına yerleştirmişlerdir.

*114 Hudarî Beg, Muhammed, Târîhu’t-teşrîi’l-İslâmî, s. 119.
*115 Râmehürmüzî, el-Hasen b. Abdurrahmân, el-Muhaddisü’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâ’î, s. 611 vd.
*116 Suyûtî, Celâlüddîn Abdurrahmân, Tenvîru’lhavâlîk Şerh alâ Muvatta-i Mâlik, s. 6.
*117 Guraya, Sünnetin Neliği Sorununa Metodik Bir Yaklaşım, 11.
*118 İbnü’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah, ‘Âridatü’l-Ahvezî bi-Şerhi Sahîhi’t-Tirmizî, I, 10.
*119 Suyûtî, Tenvîru’l-havâlîk, s. 5; Hudarî Beg, Muhammed, Târîhu’t-teşrîi’l-İslâmî, 131.
*120 Hâkim, el-Medhal ile’l-iklîl, s. 30.