Hadis Eserleri Tasnifi ve Diğer Eserler

   • İslâmî ilimlerin tedvin ve tasnif dönemlerinden itibaren bugüne kadar hadis sahasında binlerce eser telif edilmiş ve bunların pek çoğu günümüze ulaşarak önemli bir yekûn teşkil etmiştir. Bu eserleri genel olarak iki sınıfta değerlendirmek mümkündür:
   1. Temel Kaynaklar Hadis edebiyatının oluşumunda ilmî ve fikrî hareketlerin, kelâmî ve fıkhî görüşlerin oldukça büyük etkisi olmuştur. Bu itibarla hadis kitaplarında inanç, ibadet ve muâmelât ile ilgili hadisleri toplamaya ağırlık verilmiştir. Ayrıca hadislerin isnad ve metinleriyle alâkalı teknik bilgiler daima ilgi kaynağı olmuştur. Bu nedenle erken dönemde yazılan eserlerin çoğunluğu temelde hadis uzmanlarına has özel ilmî mülâhazalarla kaleme alınmıştır. Kütüb-i Sitte olarak (altı hadis kitabı) adlandırılan ana hadis kaynakları bu sınıfta değerlendirilebilir.
   2. Ahlâk ve Âdâb Hadislerini İçeren Derleme Eserler Hadis edebiyatı içinde belli konu veya belli maksada yönelik olan ve bilhassa sünnetin insan davranışına örnek teşkil edecek nümunelerini içeren müstakil eserler de bulunmaktadır. Halkın eğitimi, irşadı, yetiştirilmesi ve yönlendirilmesi açısından oldukça önemli olan bu eserlerde özellikle bireysel ve toplumsal hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili olan hadisler bir araya getirilmiş ve Müslümanların itikad, ibadet, ahlâk ve muâmelât sahasında İslâm’ın yüksek umdelerine göre davranmalarını sağlamak hedeflenmiştir. İrşad, tebliğ ve davet mahiyetindeki bu eserlerin en önemlileri arasında İmam Buhârî’nin (256/870) el-Edebü’l-müfred’i, Tirmizî’nin (279/892) Şemâil’i, Ebu’l-Leys es-Semerkandî’nin (373/983) Tenbîhü’lğâfilîn’i, Kudâî’nin (454/1062) Şihâbü’l-ahbâr’ı, İbnü’l-Cevzî’nin (597/1201) Bustânü’l-vâizîn ve Saydü’l-hâtır’ı ile Süyûtî’nin (911/1505) Tahzîrü’l-eykâz’ı sayılabilir. Ayrıca müstakil konulu çeşitli hadis risaleleri, seçkiler, kırk hadisler, mekârim-i ahlâk kitapları bu cümledendir.
   Hadis ilminde yukarıda sözü edilen iki tasnif türüne ilâveten dikkat çeken başka hadis eserleri de yazılmıştır. Bunlardan öne çıkanları şunlardır:
Tehzîbü’l-âsâr ve tafsîlü’l-meâni’s-sâbit mine’l-ahbâr
   Üçüncü asrın en önemli ilmî simalarından Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî’nin (310/923) tamamlamaya ömrünün kâfi gelmediği Tehzîbü’l-âsâr isimli eseri, daha önce oluşturulmuş eser türlerinden herhangi birini takip etmez. Eser, isnadların karşılaştırılmasından metin ve muhtevanın mukayesesine, konu etrafında farklı kanallardan gelen hadislerin birlikte değerlendirilmesinden hadislerdeki illetlere, fıkhî neticelerden lügavî izahlara varıncaya kadar bir hadisin çok yönlü olarak değerlendirilmesine imkân tanımakta, herhangi bir konuyu hadislerle ele alma ve etraflıca çalışma kolaylığı sunmaktadır.142 Ancak eserin özgünlüğü Taberî’nin çeşitli fıkhî yaklaşımları temellendiren rivayetleri içermesinden değil, bununla birlikte aynı konudaki başka rivayetleri kendisine karşı bir muhalif üslûbuyla vermesinden ileri gelir.143 Taberî’nin ilk başta verdiği asıl hadisten sonra aynı içerikteki ve ilişkili ilgili tüm rivayetleri sıralaması eserinin bir başka özgün yanını teşkil eder.
el-Müsned es-sahîh ale’t-tekâsîm ve’l-envâ’
   Hicrî dördüncü asrın önemli hadisçilerinden İbn Hibbân el-Büstî (354/965), tasnif döneminden sonra ilk defa hadisleri değişik yönleri ile almayı ve açıklamayı esas alarak bu eseri kaleme almıştır. Tamamı günümüze ulaşmamış olan eser,144 klâsik tasnif usullerinden farklı olarak emirler, nehiyler, haberler, mubahlar ve Peygamber’in fiilleri şeklinde beş bölüm (tekâsîm) halinde düzenlenmiştir. Ayrıca bunlardan her biri, yine ifade ettikleri hüküm, anlam, değer ve bağlayıcılık bakımından alt bölümlere (envâ’) ayrılmıştır. Bu taksimle İbn Hibbân, emirler için yüz on, nehiyler için yüz on, haberler için seksen, mubahlar için elli ve fiiller için de elli olmak üzere dört yüz ana başlık belirlemiştir. Bu başlıkları belirlerken de başta konu bütünlüğü olmak üzere emir veya yasağın tüm zamanları ve herkesi kapsayıp kapsamadığını ve Hz. Peygamber’in hangi maksadı gözettiğini dikkate almıştır. Kitap Türk asıllı hadis bilgini İbn Balabân (739/1339) tarafından da el-İhsân fî takrîbi sahîhi ibn Hibbân adıyla fıkıh bâblarına göre yeniden düzenlenmiş ve muhtelif baskıları yapılmıştır.
Mesâbîhu’s-sünne
   Muhyi’s-sünne el-Begavî’ye (516/1122) ait eserde, güvenilir hadis kaynaklarından senedleri çıkartılarak seçilen hadisler, önce konularına göre sıralanmış, sonra da her bâb kendi arasında sahîh ve hasen hadisler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 4719 hadisi ihtiva eden eser, İslâm âleminde büyük bir şöhret kazanmış ve üzerinde otuzdan fazla âlim tarafından şerh ve yorumlar yazılmıştır.145
   Câmiu’l-usûl li ehâdîsi’r-resûl
   Mecdüddin İbnü’l-Esîr (606/1210) tarafından tasnif edilen eser Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İmam Mâlik’in eserlerinden derlenip konularına göre alfabetik olarak sıralanan hadislerden meydana gelmektedir. Sahâbî râvileri dışında senedleri tümüyle hazfedilen eser üzerinde pek çok çalışma yapılmıştır. Kitap Türkçeye de çevrilmiştir.146
et-Terğîb ve’t-terhîb
   Münzirî (656/1258) nisbesiyle bilinen Ebû Muhammed Zekiyyüddin Abdülazîm’e ait olan eser, klâsik hadis kaynaklarından seçilmiş beş binden fazla hadisin, yirmi beş bölüm halinde sıralanmasıyla meydana gelmiş olup senetlerde sahâbî dışındaki kişiler zikredilmemiştir. Konuların işlenişinde önce terğîb (teşvik) hadislerine sonra terhîb (sakındırma) hadislerine yer verilmiştir. Eser, tertibi, rivayet seçimi, hadislerin güvenilirlik derecesinin belirtilmesi gibi sebeplerle İslâm dünyasında büyük şöhret kazanmıştır.
Mişkâtü’l-mesâbîh
   el-Begavî’den (516/1122) yaklaşık iki asır sonra Hatîb Tebrizî (737/ 1336) onun Mesâbîhü’s-sünne adlı eserine 1511 hadis ziyade etmek suretiyle Mişkâtü’l-mesâbîh adlı eserini meydana getirmiştir. Tebrizî, Begavî’nin senedsiz zikrettiği hadislerin râvi ve kaynağını göstermek ve hemen hemen her bâbı üç fasla çıkarmak suretiyle Mişkât’ı telif etmiştir. Mişkât üzerine yapılan en önemli çalışma Aliyyü’l-Kârî’nin (1014/1605) Mirkâtü’l-mefâtîh adlı eseridir. Aliyyü’l-Kârî, mükerrer rivayetleri çıkararak hadisleri senedleriyle birlikte kaydetmiş, merfû veya mevkûf olduklarını belirtmiş, muhtasar rivayetlerin tamamını zikretmiş ve Tebrizî’nin garîb yahut zayıf olarak nitelediği rivayetleri yeniden değerlendirmiştir.147
Riyâzü’s-sâlihîn
   Ünlü hadis âlimi Ebû Zekeriyya en-Nevevî’nin (676/1277) İslâm ahlâkını ve âdâbını öğretmek maksadıyla 1.900 hadisi, on sekiz bölüm halinde topladığı bu eseri, geniş halk kitleleri tarafından büyük ilgi görmüştür. Sadece bir hadis derlemesi değil aynı zamanda Nevevî’nin yaşadığı dönemde toplumun ve İslâm coğrafyasının meselelerini ortaya koyan bir belge, birey ve toplumun ihtiyaçlarına İslâm’ın iki ana kaynağı ışığında çözüm üretme yollarını anlatması bakımından insanlar için bir rehber niteliğindeki bu eser, asırlarca İslâm dünyasında Müslümanların el kitabı olma özelliğini korumuş, bu sebeple Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok okunan kitap olduğu söylenmiştir.148
Câmiu’l-ulûm ve’l-hikem
   Hicrî sekizinci asır hadisçilerinden İbn Receb el-Hanbelî’nin (795/ 1393), Nevevî’nin kırk iki hadis ihtiva eden el-Erbaîn adlı mecmuasını elliye tamamlayarak hazırladığı şerhidir. Eserde hadislerin sıhhat derecesi ve aynı mealdeki benzer rivayetler yanında ilgili fıkhî hükümler de zikredilmektedir. Zira “ehâdîs-i külliyye” de denilen bu tür hadisler fıkhın küllî kaidelerine mesned teşkil etmektedir. 149
el-Câmiu’s-sağîr
   Hadis edebiyatı eserlerinden daha kolayca yararlanma ihtiyacı müellifleri yeni arayışlara zorlamıştır. Bugün bile okuyucu için en kolay kulanıma sahip olma niteliğini taşıyan alfabetik sistem, hadis edebiyatındaki yerini merfû ve kavlî hadis metinleri için hicrî onuncu asırda almıştır. Bu türün ilklerinden biri, Celâleddin es-Süyûtî’nin (911/1505) el-Câmiu’ssağîr’idir. Kısa ve özlü hadislere tahsis edilen el-Câmiu’s-sağîr’de on bin kadar hadis bulunmaktadır. Hadisler genellikle kelimenin ilk iki harfine göre alfabetik olarak sıralandığı için senedler tamamen hazfedilmiştir. Her hadis metninden sonra, hadisin bulunduğu kaynaklar birer remiz ile gösterilmiştir.150
et-Tecrîdü’s-sarîh li ehâdîsi’l-Câmii’s-sahîh
   Hicrî dokuzuncu asır bilginlerinden Yemenli Ebu’l-Abbâs Zeynüddin Ahmed b. Ahmed ez-Zebîdî’ye (893/1488) ait olan eser, Buhârî’nin meşhur eseri el-Câmiu’s-sahîh’in muhtasarıdır. Eser, tertibi ve kullanışlı olmasıyla şöhret bulmuştur. Eserde hadislerin isnadları düşürülmüş, sadece Hz. Peygamber’e ait olan merfû hadislere yer verilmiş, mükerrer hadisler tekrarsız olarak zikredilmiş ve böylece aslına nispetle dörtte bir oranında küçülmüştür.151 Eser Cumhuriyet döneminde Türkçeye de çevrilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanmıştır.
Teysîru’l-vüsûl ilâ Câmii’l-usûl
   İbnü’l-Esîr’in (606/1210) Câmiu’l-usûl’ünün İbnü’d-Deyba’ (944/1537) tarafından hazırlanan muhtasarının adıdır. İbnü’d-Deyba’, yukarıda adı geçen Zebîdî’nin talebesidir. Câmiu’l-usûl’de olduğu gibi Teysîru’l-vüsûl’de de Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olarak Muvatta’ yer aldığı için İbn Mâce’nin Sünen’indeki rivayetlere yer verilmemiştir. Eser Türkçeye çevrilmiş ve tercümeye İbn Mâce’nin Sünen’i de ilâve edilmiştir.152
Kenzü’l-ummâl
   Müttakî el-Hindî’nin (975/1567) Süyûtî’ye ait derleme türü üç hadis eserindeki rivayetleri fıkıh konularına göre alfabetik olarak düzenlediği hadis kitabıdır. Senedleri hazfedilmiş kırk binden fazla rivayetin yer aldığı eser, fıkıh konularına göre düzenlenmiştir.
   Bu eserlerle güdülen amaç hadis mirasını olabildiğince geniş halk kitlelerine ulaştırma gayretidir. Ancak esas halka yönelik hadis eserleri Osmanlı döneminde kaleme alınmıştır.

*142 Erul, Bünyamin, Hadislerin Anlaşılması Meselesi (İslâm Geleneğinde Hadisleri Farklı Okuma Biçimleri), Güncel Dinî Meseleler Birinci İhtisas Toplantısında sunulan tebliğ, 02-06 Ekim 2002, 2004, s. 6.
*143 Koç, Mehmet Akif, Taberî Tefsiri’ni Anlamak Üzerine-1, AÜİFD, C. 51/1, s. 81.
*144 M. Ali Sönmez ve Halis Aydemir’in birlikte yürüttükleri ortak proje ile İbn Hibbân’a ait el-Müsned es-sahîh ale’t-tekâsîm ve’l-envâ’ adlı eserin orijinal tertibiyle tahkiki yapılmaktadır. Dokuz farklı elyazmanın kullanıldığı bu çalışma, 8 cilt hâlinde basılmıştır (Dâru İbn-i Hazm, Beyrut, 2012).
*145 Hatiboğlu, İbrahim, “Mesâbîhu’s-Sünne”, DİA, XXIX, 258-259.
*146 Eserin tercümesi 19 cilt hâlinde S. Kemal Sandıkçı ve Muhsin Koçak tarafından yapılmıştır (Ensar Neşriyat, İstanbul, 2008).
*147 Hatiboğlu, İbrahim, “Mesâbîhu’s-Sünne”, DİA, XXIX, 259.
*148 Küçük, Raşit, “Riyazü’ssâlihîn”, DİA, XXXV, 146.
*149 Kallek, Cengiz, “İbn Receb”, DİA, XX, 245.
*150 Uğur, Mücteba, “el-Câmiu’s-sağîr”, DİA, V II, 113.
*151 Bâbanzâde Ahmed Naim, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi, I/2.
*152 İbrahim Canan tarafından Kütüb-i Sitte Hadis Ansiklopedisi adıyla ve bazı ilâvelerle on sekiz cilt hâlinde basılmıştır.