Oryantalizm ve Modern Zamanlarda Hadis Tartışmaları

   Dünyanın farklı bölge ve coğrafyalarında yaşamalarına ve farklı yapılara sahip olmalarına rağmen tüm Müslümanlar arasındaki inanç ve tatbikat birliği, batılı bilim adamlarının ilgisini çeken bir husus olmuştur. Modern batı zihniyeti, farklı dilleri konuşan, farklı örf ve âdetlere sahip ve Müslüman olmadan önce de ortak bir geçmiş yaşantıları olmayan milletlerin İslâm’a mensup olduktan sonra sofra âdâbından giyim-kuşam kültürüne, komşuluk ilişkilerinden uluslararası münasebetlere kadar pek çok alanda birbirleriyle uyumlu (homojen) bir kültür inşa etmiş olmalarını algılamakta güçlük çekmiştir. Ohalde İslâm toplumlarında bu ortak benzeşik yapıyı sağlayan temel unsurlar nelerdir? İslâm Dünyası batılı şarkiyatçılar (oryantalistler) sayesinde bu soruyla tanışmıştır. Dahası, Müslüman düşünürlerin oryantalistler kadar bu sorunun cevabına ilgi duymamış olmaları, üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur.
   Batılı araştırmalar bu sorunun cevabını Hz. Peygamber’in mânevî bilgi mirasında bulmuşlardır. Buna göre sünnet ve hadisten oluşan bu miras, yüzyıllar boyunca tüm İslâm topluluklarının ortak bir inanç, zihin ve uygulama birliği elde etmesinde en önemli unsur olmuştur. Bu bakımdan oryantalizm yeni dönem hadis faaliyetleri açısında oldukça önemlidir. Hadisle ilgilenen bazı batılılar hadisi, somut insanî ilişkiler düzleminde İslâmiyet’i hayata geçiren bir unsur olarak gördükleri için bu sahaya el atmışlardır. Ancak onlar Hz. Peygamber’in söz ve davranışlarının bağlayıcı olup olmadığını tespit etmek ve hadislerin sahîhini sakîminden (zayıfından) ayırt etmeye çalışmak gibi kadim meselelerle ilgilenmek yerine hadisin İslâm’ın ve Müslümanlığın inşasında oynadığı rol ve İslâm’ın cihanşümûl bir din olmasına nasıl katkı sağladığıyla ilgilenmişlerdir.157
   Hadis alanında çalışan muhtelif milletlerden çok sayıda ilim adamı, oldukça ciddi miktarda klasik hadis eserini neşretmiş ve o nispette özgün çalışmalar ortaya koymuştur. Oryantalizmin tarihinde Barthelemy d’Herbelot’un (1625-1695) Bibliotheque Orientale (Şark Kütüphanesi) adlı eseri önemli bir yer tutar. Oryantalist muhitlerde hadisle ilgili ilk bilgilerin bulunduğu eser de yine budur. d’Herbelot bu eserinde Hz. Peygamber, hadis ve sünnet konularında açıklamalara yer verir. Hadislerin büyük bölümünün Talmud’dan alındığını ileri süren d’Herbelot, Hz. Peygamber’i de Dante ve benzeri batılılar gibi görür.
   Oryantalist çalışmalar içerisinde 1850’den sonra hadis sahasında yapılan çalışmalar önemli bir yer tutmaktadır. Bilimsel anlamda hadis konusunu ele alanlardan birisi Alois Sprenger’dir (1813-1893). İngiliz-Doğu Hindistan şirketi adına Hindistan’da çalışmalarını sürdüren Sprenger, hadisin tarihî bakımdan güvenilirliği konusuyla yakından ilgilenmiştir. Sprenger, hicrî beşinci yüzyıldan itibaren sadece hadis kaynaklarına değil müelliflerin tenkidinden geçmeden istinsah edildikleri için yazılan hiçbir esere güvenilemeyeceğini iddia etmiştir. William Muir (1819-1905), Reinhart Dozy (1820-1883), Snouck Hurgronje (1858-1940), Leone Caetani (1861-1935), Arthur John Arbery (1905-1969) Hamilton A. R. Gibb (1895- 1971) gibi müsteşrikler, hadis ve Hadis İlmi ile ilgilenmişler, çeşitli hadis eserlerini neşretmişler ve hadisin değeri üzerinde makaleler yazmışlardır. Hadisleri değerlendirmede tarihî tenkit metodunu uygulamalı olarak ortaya koyan Ignaz Goldziher (1850-1921) ve hadisleri kaynaklarından bulmayı kolaylaştırmak için hazırladığı Concardance ile Arent Jan Wensinck (851-1939) oryantalist hadis tetkiklerinde önemli bir aşamayı temsil etmektedirler. Joseph Schacht (1902-1969), Goldziher’in yaklaşımını fıkhî hadislere tatbik etmenin yanında isnad araştırmalarında da batı muhitleri için önemli çalışmalar ortaya koymuştur. Schacht’ın görüşleri, hemen hemen bütün oryantalistleri etkisi altına almıştır.
   Schacht’tan sonra oryantalist muhitlerde hem nicelik hem de nitelik olarak en yoğun çalışmalara imza atan kişi G. H. A. Juynboll’dur. Onun Muslim Tradition adlı eseri en kapsamlı çalışmalarından birisidir. Nabia Abbot ve Harald Motzki’nin çalışmaları oryantalist gelenek içerisinde farklı bir yaklaşımı temsil etmektedir. Fuad Sezgin ve Mustafa el-Azamî ise oryantalist çalışmalarda ileri sürülen görüşlere muhalif iddia ve eserleriyle dikkat çekmektedirler.
   İslâm dünyası oryantalist çalışmalara kayıtsız kalmamıştır. Şarkiyatçıların sünnetin en önemli kaynağı olan hadisi, “sıhhat/güvenilirlik” açısından tartışmaya açmaları, bilhassa Hint-Pakistan ve Mısır bölgesi ilim muhitlerinde büyük yankı yaratmıştır. Hadislerin ilk kez ne zaman yazılmaya başladığı, yine hadis kitabetinin resmî kaydı olan tedvin faaliyetinin başlangıcı, isnad sistemi, uydurma hadislerin kaynakları ve sahâbenin adaleti gibi birçok husus oryantalist itirazlara konu olmuş, dolayısıyla Müslüman âlim ve düşünürlerin mesâisini meşgul etmiştir.158

*157 Görmez, Mehmet, “Klasik Oryantalizmi Hadis Araştırmalarına Sevk Eden Temel Faktörler Üzerine”, İslâmiyat, III (2000) sayı 1, s. 16.
*158 Sünnet ve hadise yönelik çağdaş itirazlar ve tartışmalar için bkz. Brown, Daniel, İslâm Düşüncesinde Sünneti Yeniden Düşünmek; Juynboll, G.H.A., Modern Mısır’da Hadis Tartışmaları.