Rıhle

Bir yerden bir yere sefer etmek, göç etmek manasına “rahale” kök fiilinin mastarıdır. Hadis ilminde muhaddislerin hadis rivayeti için uzak diyarlara gitmesi manasına kullanılır. Aynı tabir bilhassa rical kitaplarında hedefini de ifade edecek tarzda er-Rıhle fi talebi'l-hadîs şeklinde de geçer. Hadis tarihinde nhlelerin büyük önemi vardır. Hadis elde etmek uğruna yapılan yolculuklar sahabîlerle başlamıştır. Hz. Peygamber henüz hayatta iken civar kabilelerde yaşayan müslümanl ardan bir konuda bilgi almak veya işittikleri bir peygamber sözünü bizzat söyleyenin ağzından duyarak öğrenmek üzere Medine'ye gelenler olmuştur. 983 Bu yolculuklar rıhlelerin başlangıcı sayılır. Daha sonra, genişleyen İslâm ülkelerine giderek yerleşen sahabîlerle görüşerek onlardan hadis rivayet etmek üzere uzun, yorucu ve çetin yolculuklar yapılmıştır. Bu arada kendi bildiği hadisi başka sahabîye sorarak emin olmak için yolculuk yapan sahabîler de olmuştur. Meselâ, Ebu Eyyûbu'l-Ensârî işittiği bir hadisi sormak maksadiyle Ukbe b. Amr'ın yanına Mısır'a gitmiştir. 984Câbir b. Abdillâh bir tek hadis uğruna Abdullah b. Uneys'in yanına gitmek için bir aylık yol katetmiştir.985 Aynı Sahabi, Mesleme b. Muhammed'in bildiği bir hadisi elde etmek uğruna Mısır'a gidip gelmişdir. Tâbî'îler arasında da hadis elde etmek yolunda yollara düşenler hayli çoktur. Söz gelimî Muhammed b. Şîrîn hadis rivayet etmek maksadiyle Kûfe'ye gelmiş, orada Ubeyde, Alkame ve Abdurrahman b. Ebî Leylâ ile görüşmüştür. Eş-Şa'bî, işitmiş olduğu üç hadisi doğrulamak gayesiyle “belki Hz. Peygamber'i gören veya onun sohbetinde bulunan birine rastlarım” diye Mekke'ye gitmiştir. Tâbi'îlerin sahabîlerle ve hadisleri bilen diğer tâbi'îlerle görüşmek üzere yaptıkları nhlelerin sayısız örneği vardır. Aynı ilim yolculukları daha sonraları da devam etmiştir. Sonraki yıllarda rıhlelerin tamamen bir beldede bulunan meşhur bir muhaddisi görüp ondan hadis rivayet etme maksadı taşıdığı görülür. Bu demektir ki ne rıhlelerde ne de gayesinde herhangi bir değişiklik olmamış, hadis uğruna yapılan çetin yolculuklar sürüp gitmiştir. Meselâ beşinci hicrî asır alimlerinden Ebu'l-Velîd el-Bâcî hadis öğrenme uğruna Endülüs'ten kalkarak Bağdat'a gelmiştir. İslâm alimleri Musa (a.s)’ın Yüce Allah'ın ledün ilmi verdiği kişiyle buluşmak üzere seyahate çıkışını rıhle olarak yorumlamışlardır. Böylece rıhîelere verilen önemin arttığı muhakkaktır. el-Hatîbu'l-Bağdâdî'ye göre rıhlelerin iki gayesi vardır. Birincisi, isnadda uluvv ve erken hadis işitme, ikincisi, hadis hafızları ile buluşarak onlarla hadis müzakere etmek, onların hadis bilgilerinden faydalanmaktır. Buna göre her iki maksadı kendi ülkesinde gerçekleştirmesi mümkün olan bir hadis talibinin nhle maksadiyle yurdundan ayrılması gerekmez. Hadis tahsilini önce kendi ülkesinde tamamlar, sonra isterse rıhle için vatanından çıkar, şu da var ki hadis talebi için seyahate çıkmaya azmettiğinde önce kendi vatanındaki şeyhlerden rivayeti tamamlaması, onlardan mümkün olduğu kadar hadis yazması gereklidir. 986 Bununla birlikte müslümanlar arasında meşakkat çekmeden rahat elde edilen ilmin fayda vermeyeceğine inanarak rıhlelere çıkanlar da olmuştur. İlim uğruna geçici bir zaman için yurdundan ayrı kalmak bir yana, bir hadisi bir raviden değil de şeyhinden rivayet ederek âlî isnad elde etme peşinde koşmak gibi pek de zorunlu olmayan ilim yolculukları yapanlar da hayli fazladır, er-Ramehurmuzî bunlara ilişerek hiç de zorunlu olmayan yolculuklara çıkıp çoluk-çocuğunu terk edenler, ana-babasının hakkını ödemeyemeyenler, günlerce aç susuz kalarak eziyet çekenlerden bahseder. 987 Meşhur hadis alimi el-Hatîbu'l-bağdâdî'nin rıhle konusunda er-Rıhle fi Talebi'l-Hadîs isimli bir kitabı vardır.

Kaynak : Diyanet İşleri Başkanlığı Hadis Terimleri Sözlüğü